Beirut

  • 0


Sadece kayıdın nerde o seksenler geyiğine ait bir
eserin yorumu olmasından değil. Beğenileceğini, beğenilmese bile en azından bir doz denenmesi gerektiğini düşündüğümden Beirut isimli bu güzel grubu paylaşma ihtiyacı hissettim sizlerle, nedendir bilinmez.

Eğer ki birinci levelı atladı iseniz buradan buyurun..


Amadeus



Daha önce Milos Forman'dan biyografik film kontenjanından Man on the Moon ile Goya's Ghosts izlemiştim. Bu bakımdan Amadeus filmi ile ilgili hiçbir yorum okumadan da yönetmenin daha önceki karnesine bakarak izlenmesi gerektiğini not etmiştim. Bu da demek oluyor ki derhal bu üç filmi izleyin emi.

Gerek Amadeus'da gerekse Goya's Ghosts filminde Forman'ın hikayeyi arka plandaki ikinci kişilerin üstünden anlatmayı düşünmesi filmleri çok daha etkili hale getirmiş.

Amadeus filmi özelinde de bir cümle etmem gerekirse, Salieri'yi oynayan Murray Abraham özellikle Salieri'nin yaşlı halinde çok iyi. Salieri'nin italyan mutfağına göndermeleri de karın acıktırıcı cinsten.

Biyografik film izleyince, sonrasında insan ister istemez merak ediyor karakterler gerçekte ne imiş deyü.

O zaman hepimiz için gelsin; Salieri'den referansla kendi Salieri kompleksi diye bir tanı bile var imiş amma velakin o kadar küçük görmeyin siz adamı, Salieri gerçekte Beethoven, Schubert, Lizst gibi pek çok bestecinin öğretmeni imiş.

Heryer İstanbul

  • 0


Burası istanbul, orası istanbul heryer istanbul reklam icabı. peki bu kız nereye bakıyor, istanbul'a mı, camdaki yansımasına mı?



Beyfendiyi pierre loti yokuşunda tam da fotoğraftan çıkmak üzereyken yakaladım. Aceleci bir halet-i ruhiye içindeydi kendisi.



Kime karşı, neye karşı dedim. Objektife karşı ama objektifliğe değil dedi.



televizyonda ferdi tayfur denk gelmiş iken biz de yeni model vapurda burdan oraya geçiyoruz cam kenarında rol icabı.

Hayatları boyunca en büyük hedefi pencere kenarı koltuklarda oturmak olanlara...

Buna derler Anime




Sağolsun R. sayesinde, Tsubasa ile sınırlı anime kültürüm Hayao Miyazaki külliyatı ile hafiften de olsa genişlemişti kısa süre önce. Kendisinin önerdiği filmleri kısa zamanda internet alemlerinden edinmiştim ki Miyazaki'nin son filmi Ponyo'yu da izmir ziyaretim sırasında şans eseri izleyebildim.

Filme dair çıkarımlar; Yine göze hoş gelen sevimli çizgi karakterleri, insanın doğayla uyumsuzluğu derken bir çırpıda izleyebildiğim bir film daha oldu Ponyo. Amma velakin şimdiye kadar izlediklerim filmlerinden ilk olarak önereceğim Spirited Away olur. Ona göre ayağınızı denk alın dostlar.

Wataşiba Candy.
  • 0
Diploma gereksinimi vesile oldu, bornova özlemine derken bir bakmışın izmirdesin. İzmir kızları güzelliklerini fotoğraflamam konusunda çekimser kalınca ben de yine hayatın yer yer içinden yer yer dışından insanları, vinçleri, ışıklı lambaları fotoğrafladım.

huzurlarınızda,

huzursuz etmesi dileğiyle.




bu amca milleti yok mu, ver eline oltayı al ağzından balığı, rakıyı. kurulmuş kendisi -siz göremezsiniz kulağında walkmani- oturdu -benim izlediğim kadarıyla yansıtırsak- dakikalarca. yalnızlık kokmuyor mu bu deniz be dedim. kendisi peh peh peh demekle yetindi.




genç fotoğrafçının elinde miyop lensi olmayınca eline geçirdiği pazar malı dürbünü yakınlaştırma görevi için kullanmaz da napar söyleyin?



alsancak'ta oturmuş çekirdeklerimizi çitler, biralarımızı yudumlar iken fotoğraf makinası kendiliğinden o anlar yakalayıvermesin mi?



hayatın rastgeldiği o nadir anlardan biri küçük ile orta büyüklük arası bir balık oltasına yakalanmıştı.



dillere pelesenk olmuş mardinli midye mafyasına dahil olduğunu varsaydım, o önünde midyeler gelene geçene pozlar verirken.



her güzel izmir'in bir sonu var imiş, bunu gördüm, anladım.