Havada, ayrılığın melteminin estiği sıcak bir yaz akşamında, denize inen bir yokuşun hemen başındaki restoranda yemekler yenilmiş, çaylar içiliyor. Kışın şömine tv'yi gösteren led televizyonlarda, mevsim yaz olunca denize bırakılmış karpuz portreleri bir bir geçiyor. İki kişilik bir masada, bir kadın ve gözlerini ayırmadan onu izleyen bir adam dünya üzerindeki varlıklarını devam ettiriyorlar.
Adam, yeteri kadar gözlerini kırpmadan izlerse, kadının gözlerinden geçerek beyni üzerinde bir izdüşüm oluşturacağını düşünüyor. Böylece kaçınılmaz ayrılık vakti geldiğinde ve eve gidip gözlerini yumduğunda yine kadını görebilecek. Ayrılık dediğimiz de abartılmasın, ertesi gün iş çıkışında karşılaşacakları vakte kadar. Bakalım türk dizisinden çıkmışa benzeyen karakterimiz gerçek insanların arasındaki varolma savaşında başarılı olabilecek mi?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder