Üç kişilik bir masa. masanın ortasında bir fesleğen. rüzgar masanın dışa bakan yüzünden esiyor. fesleğen kokusu. masada bir adam. karşısında bir kadın. üçüncü koltukta çantaları, yüzyüze bakıyoruz şunun şurasında. der gibi. birbirlerine bakıyorlar. adam birşeylerden bahsediyor. güzel şeyler. mesela elma diyor, newton diyor. sanırım adam mühendis. anlamsız gelebilecek iki nokta arasında anlamlı bağlantı kurabiliyor. matematiksel zeka mı denir buna. neyse artık o. bütün cümlelerin sonuna tek nok nokta koyuyor. çünkü net. bir kararsızlığa yer yok dünyasında. veya belirsizliğe. nefes almak istemiyor. soru duymak veya heyecanlanmak. arka masadan gelen gülüşme sesleri. hep de arka masadan mı gelir gülüşme sesleri arkadaş. neyse gülüşme sesleri ne canlandırır insanın içinde iyilik güzellik ne olacak. vay dersin ne güzel ne mutlu insanlık geleceğe umutla bakıyor dersin. ama yok bakalım adamımızın aklından geçenlere ben hiç mutlu olabilecek miyim. şimdi derler ki adama mutlu olmak öyle düşünelecek birşey mi anı yaşa. ama hesaplı olmak planlı olmak lazım. mutlu olacağı anı planlayan insanlar var şu dünyada. peki mutluluğa yetişemediklerinde ne oluyor bu insanlara. bir düşünmek gerek. çok da düşünmemek gerek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder