Kahramanlarımız, uzun uçak yolculuğu sona erdiğinde ve artık
uçaktan inme vakti geldiğinde, uçağa yaslanmış olan merdivene doğru
yönelirken, çekingen bir tavır içindeydiler. İşte bu çekingen tavrın
getirdiği uysal adımlarla ilerlediler aşağı doğru. Gecenin bir
yarısıydı, yöre sivrisineklerinin her an bir saldırı gerçekleştirmesi
bekleniyordu. Bu beklentiyle, daha yola çıkmadan kendilerini bir takım
kimyasallara bulamışlardı onlar da.
Belki
burda biraz da seyahat öncesi hazırlıklara bakmak lazım, alınan
ilaçlar, yaptırılan aşılar.. Siz yine de çoğul ekine bakmayın tekil bir
aşı ile tekil bir ilaç vardı ortada. Bir de nietzsche vardı kulaklarda; bu yaptırdığınız aşılar sizi güçlendirecek evlatlarım biliyorsunuz, öldürmeyen şey daima güçlendirir insanı diye durmadan tekrarlıyordu ünlü filozof.
Metabolizmalarında
bol miktarda çekinik gen içeren kahramanlarımız işte bu ahval altında,
vize kontrolüne doğru, garip ama bu kez emin adımlarla, ilerlediler.
Bahsi geçen emin adımların etkisiyle mi yoksa pasaportun arasına
sıkıştırdıkları dolarların etkisiyle mi bilinmez ama vize işlemleri tez
zamanda halledildi. I have a visa şeklinde başlayan tarihi bir konuşma eşliğinde de kabul salonuna zuhur ettiler.
[Kabul
salonundan, havaalanının dışına çıkış yaklaşık 10 adım kadar olduğundan
burda bahsi geçecek bir aksiyon yaşanmamıştır. İşbu nedenle bu kısmı
anonslar eşliğinde geçiyoruz.]
Tam havaalanından dışarı çıkmış, kendilerini orda bekleyecek kişiyi göz yordamıyla bulmaya çalışıyorlardı ki çevreden yükselen Jesus hallelujah nidalarını
duydular ve ilk anda anlamlandıramadılar bu garip durumu. Ancak ve
ancak insanların sakallı kahramanımız etrafında bir halka oluşturmaları
ile kerametin sakalda olduğuna dair bir fikir edindiler sadece.
Kahramanımızın o an yaşadığı iç sıkıntılarını ne siz hayal ne de ben
tasvir edebilirim. Ancak sonralarda hüpleteceği ananaslardan habersiz
kahramanımız (bkz. dipnot) için şunu söyliyebilirim, gerek geldiği
yerde, gerekse şu an içinde bulunduğu koordinatlarda, birbirinden
alakasız dini referanslarla eğlence kaynağı olması, esprilerin
kalitesizliğinden daha az üzüyordu onu.
Şimdi, iki genç adam geceyi geçirecekleri yere doğru yol almaya başlamışken, biz de bir müzik arası verebiliriz. Alpha blondy tüm reggae sevenler için söylüyor, coco de rasta.
Herşey
umduğum gibi giderse sizi deliğe doğru yönlendirecek tavşan etkisi
gösterecek bu şarkı. Böylece, bu iki genç adamın içinde bir oraya bir
buraya meyleden kırmızı hücrelerin taşıdığı, vahşi hayvanların doğal
yaşantısına tanıklık edecek olmanın verdiği heyecan duygusunu biraz daha
iyi anlayabileceksiniz. Gözler yollarda. Her an saat 3 yönünden
çıkabilecek bir yabanıl hayvan bekleniyor ve hatta yollardaki
tümseklerin, yaban hayattan asfalta fırlayacak hayvanları korumak
amacıyla yapıldığına dair bir konsensus oluşmuş durumda. Ne var ki
şoförümüz, kahramanlarımızla aynı heyecan frekansında değil. Tümseklerin
kendisi gibi, hızı seven tanzanya şoförlerini yavaşlatabilmek için
konulduğunu söylüyor. Söylüyor ama ne fayda, yol yorgunu gençlerimiz
götleri üstünde zıplayıp hoplamaktan bitap düşmek üzereler. Artık gözler
aynı tutkuyla aramıyor saat 3 yönünden gelecek o canlıyı. Yine de
vazgeçmiyorlar ve bunun ödülünü de, artık ödül denir mi bilinmez ama,
çevrede dolanan köpekler ile alıyorlar. İyi niyetli gençlerimiz bu
köpekleri de yabanıl hayata dahil etmeye dünden razı. Ah, razılar razı
olmasına da o tasmalar bari olmayaydı, belki o zaman african wild dog derlerdi,
bunlara bulaşmaya gelmez derlerdi, tehlikeli bunlar, öyle bildiğimiz
köpeklere benzemez afrikanın köpeği derlerdi, derlerdi de derlerdi.. Ah o
tasmalar olmasaydı ya!
Aşağı ve
yukarıdaki fotoğraflardan da görüldüğü üzere, yolculuk her daim
hayalkırıklıkları içinde geçmeyecekti. Lakin oralara varmamız için
önümüzde aşılmayı bekleyen bir gece var. Sivrisinek kovucu kimyasallara
bulanmış, tül perdelerin arkasına gizlenmiş bedenlerde geçirilecek bir
gece...
dipnot:
İşte tam da burda, hem konuyu dağıtmak hem de spoiler vermek pahasına
söylemek istediğim bir araştırma sonucu var. Evet küçük çaplı bir
araştırma. Tanzanya yerelinde dünyanın dört bir yanından gelmiş kadın ve
erkekler arasında yapılan incelemeler sonucunda, bu sakallı kahraman
kulunuz almış en güzel sakallı homo sapiens seçilmiş, ödül olarak
kendisine ikram edilen dilim dilim ananasları ise birer ikişer
götürmüştür.