Tehlikeninfarkındamısınız?

  • 2


Uçakta (salonda) at yarışları yapılıyor. Sevgi birinci geldi, ben ikinci geldim. (Başka katılan olmadı.) Zarf kapama yarışında ikinci oldum, perdetakma yarışında ikinci oldum, bulaşıkyıkamada birinciyim. (Sevgi katılmadı.) Parakazanma yarışında dereceye giremedim. (Yanlış bayrak değiştirdiğim için diskalifiye oldum.) Evlilik yarışında cansıkıntısı birinci geldi. Çiçek yarışını, bir deve tabanı farkıyla kaybettim. Şimdi, Bilge'nin peşinden koşuyorum; gene ikinci geldim. Sonuca itirazlar oluyor. Yetişemiyorum. Her tarafa koşuyorum. Ben göğüslemeden, ipleri kaldırıyorlar. Neden bu yarışlara kalktın evladım? Şimdi inişe geçiyoruz albayım. Hayır. Hava boşluğuymuş. Atlattık albayım. Kameralar çalışıyor. ÖLÜM ne zaman sahneye çıkacak? Pencere de açamıyoruz. Tayyarede olmazmış. İnsanı hüüt diye dışarı çekermiş atmosfer.

Tehlikeli Oyunlar, sf. 146.
Oğuz Atay

Bugün Bayram Episode II a.k.a Midyat

  • 0
Previously on Bugün Bayram,.. Diyarbakır.

kaldığımızyerden devam. kaderin cilvesi yine yeni oyunlarıyla karşımızdaydı. mardin'de sürüsüne bereket turist kafileleri şehri arşınlarken kalacak yerleri de doldurmuş. bize de hani bana hani bana demek düşmüş. deneyişler sonrası mardin'den de midyat'a yolculuk. nar ekşisi duble güzel velakin neden getirmedik buralara ki. nar ekşisine dair foto yok ya aşağıdakinden buyurun. midyat için de little mardin diyollar doğru imiş, oralara gidince görmek gerekir midyat'ı da. türkiye'deki süryani nüfusun çoğu da midyat'ta imiş.

derken, tarihi mardin insanının misafirperverliğine de midyat'ta yediğimiz adana kebabçıda rastgeliyorum. yok bu resim ona dair değil, bu olsa olsa biz burda yabancıları sevmeyiz, olur. ya da, nasıl küçük nikita tarafından öldürülüp intihar süsü verildim.

bir düelloya davet edileceğimden korkarak uzaklaşırken ordan edgar allan poe'nun kuzgunuyla karşılaşıyorum.
and the raven, never flitting, still is
sitting, still is sitting
on the pallid bust of pallas just above
my chamber door;
and his eyes have all the seeming of a
demon's that is dreaming,
and the lamp-light o'er him streaming
throws his shadow on the floor;
and my soul from out that shadow that
lies floating on the floor
shall be lifted--nevermore!
diyor.

minareler süngü kubbeler miğfer camiler kışlamız müminler asker mi demeli, bilemedim. içimizdeki haçlılar.

çanak antenler kıbleye çevrilmiş, hiç aldırmadan salınan bir süryani kilisesi, kuşlar ve devlet konukevinin terasında iyice sıcamış bir ben.

devlet konukevine giden yolda, tehlikelerle bezenmiş yollardan geçeceksin. geri dönmenin eşiğine geldiğin anda bir bakkala denk geleceksin. su al ordan. ben biliyom geldik nerdeyse deme, gelmediniz netekim.

"Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raks ediyorlardı. Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan ve talebelerden kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar, kat'i müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler. Geldiler, sordular. Ben dedim: 'Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz." demiş Said-i Nursi. bizimki de duymuş olacak ki hızlı adım uzaklaşıyor avludan.

ve karanlık bir geçit gelecek önüne.

korkma o geçide girmekten. milattan önce beşbin yılından beri girerler o yola. ve güneşe taptıklarından beridir bilirler ki, o yolun sonu aydınlık.

tu bi kontinyud..

The Walking Dead

  • 0

Wikileaks'in torrentlere belgeleri salıverdiği günlerden geçerken, milletçe birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var mı? yoksa komplo içinde komplo mu var, dream within a dream dermiş gibi. oyuna mı getiriyonuz lan bizi amerika, yoksa kafamıza bişeyler insepşınlıycan da onun yolunu mu yapıyon?

amaan koy g.tüne rahvan gitsin, zombilerle uğraşmadığımıza şükredelim biz en iyisi diyoor ve ekranlarımızı the.walking.dead.s01e05.hdtv.xvid-fqm.avi ye bağlıyoruz. o da nesi diyenler için ,fena bir dizi değil zombili felan zombi kültürüne yeni eklemeleri olacak gibi misal atlı kovboy polisi, belirtelim. yeni lost adı altında pompalanan diziler arasında çok büyük beklentilere kapılmadan haftada bir kere alınması tavsiyedir. prison break'in hatun kişisinin de burda olduğunu söyliyeyim, sevenine sevmeyenine. poster de pek güzel, bir şans verin derim.

Bugün Bayram Episode I a.k.a Diyarbakır

Nerdeoeskibayramlarartıkgenşlersadetatilolarakgörüyorbayramı felsefesine kurban edilmek pahasına, bingöl'ün karlıova ilçesinde ernestoculuk oynayan G. ile çıktığımız ufacık tefecik güneydoğu gezmesinin izlerini yayınlamaya diyarbakır ile başlıyorum.

diyarbakır'a gitmezden evvel de aklımızda gezmelerden çok yemeler düşüncesi vardı ki, annelik ansiklopedisi madde 253'de de belirtildiği gibi kahvaltı günün en önemli öğünüdür, biz de ilk olarak daha önceden istihbaratını topladığımız üzere kahvaltıcı mustafa'ya attık kendimizi. hasanpaşı hanı denilen bir han içinde bir iki kahvaltıcı ile beraber ikamet etmesine rağmen daha kalabalık olanı diyebilirim mekan için.

kırkyıldabir meydana gelecek kavurmalı yumurta tutulmasına denk gelmemiz gezi boyunca başımıza gelecek nice doğaüstü olayların işaretiymiş diyorum şimdi kaplanlı battaniyemin altından, ammia o zaman akıl edemedik tabii.

deriken, bir baktım yoksun der gibi, kahvaltının bitişiyle ortaya çıkan hüzünlü tablo ve gezi boyunca dillerden düşmeyecek vay ben nerelere gidemin ilk icrası.

diyarbakır, çin seddinden sonra dünyanın en uzun sur hattına sahipmiş cümlesi bir yerlerde okuyunca felan gayet etkileyici geliyor da üstünde yürümek benim için küçük bir adım bile değildi.

diyarbakır'daki son öğünümüzü de dicle manzaralı, hani on başlı ejderha köprüsü varya onun ordaki erdebil köşkünde geçirdik. akşama ait, sade uzaktan çekilmiş başarısız bir diyarbakır fotoğrafı var elimizde kanıt olaraktan. açıklama: fotoğraf makinemizden kaynaklı teknik aksaklıklar nedeniyle gezmeler boyunca bibip çıkırt seslerinin geçmişe göre oldukça az yankılandığını belirtmek gerek. dolayısıyla paylaşılabilecek materyaller de sınırlı kaldı yoğusam künefe manzaraları mı efenime söyleyim kaburgacı selim amca'dan kaburga dolması efektleri mi.. ama hele gidi diyarbakır ne de güzel bir yerdin sen romantikliğinde sözler edemeyeceğim ancak ne de güzel kavurmalı yumurtaydın sen diyebilirim. bir de özel harekat cipini görünce ahanda bir hareket olabilir diye diye kafa ütülediydim ya bir süre sonra hareketlenen ortam yine yeni yineden haklılığımı kanıtladı. bölgeyi bilen isimlerden kisvesi altında programlara katılabilir, açıklamalar edebilirim.

tu bi kontinyud...

gelecek epizodlarda neler mi var, mardin midyat hattı, gezi başlamadan önceye dönüyoruz ve erzurumda mahsur kalan katılımcılardan birinin yaşadıklarını dinliyoruz, diyarbakıra geri dönüş ve üniversite gençlerinin takıldığı mekanları son gününde keşfediş, G.'nin suratındaki ben biliyordum gülümsemesi ve belki daha fazlası belki daha azı.

Bir yıl daha geçerken

  • 0
Selam,
Bir yıl daha geçmek üzereyken, gastelerde tivilerde çıkacak olan bu yılını en on bilmemnesi haber vidyolarının ayak sesleri de yaklaşıyor. en on belgesel seslendirmecisi listelemesinde tuncel kurtiz ile tarkan'ın pozisyon paylaşmını merakla bekliyorum. derken. ben de kendi oluşturduğum değil ama kendi bulduğum diyelim bir onluk liste ile sezonu açıyorum. yalnız nolur ben bu listeyi buraya taşırken birileri de neden bu sene bu kadar kısa sürede bu kadar tatsız karpuzlarla başbaşa kaldığımızın cevabını arasın. neyse uzatmadan linkimi veriyorum. ahan da link. bu linke gidince ne olacak yoksa dedeler mi gelecek aman tanrıııım diye endişeye kapılanlar için gelsin. telaşa mahal yok. artık belgeseli de çekilince iyice geniş bir kitle tarafından tanınan, eserleri tıklanma rekorları kıran (yavan mod on) sokak sanatçısı (bkz. nevişahsınamünhasır) banksy'nin ikibinon yılı içersinde yaptığı eserlerden onluk bir kuple karşınıza çıkaceyk.
İzlemeye devam edin,
Tenks.

devam edenler için birkaç hediye daha. sosyal medyanın can damarları için yapılmış vintage veyahut retro olarak tabir edilebilecek bir dizi poster karşınızda;




su içmek vücudu yorarmı


hiçbirşey demesem de başlık olarak tek başına arz-ı endam etsen su içmek vücudu yorarmı ymış bloga acıyan bir arama motorunun bir oyunu mu bu yoksa anlamsal arama motorlarından birini g.t etmek için sorulmuş bir turist ömer sorusu mu (bkz. kompiter bu haftaki toto sonuçlarını versene)
yazar burda zzzt erenköy mü demek istiyor yani peki kime sesleniyor bana mı bu kadarı da fazla ama ne dememi bekliyor ki benden Listen and learn, let your heart lead you and you will find the solution's near gibi birşeyler söyliyebilirim belki zorlarsam hoş bir şarkıda duymuştum onu da bir zamanlar bir zamanlarmış dün değil miydi o ağzında hiç düşürmediğin küfürün kulağında aypodun otobüste giderken dinlediğin şarkı nostalji yapma isteğinin tavan yaptığı zamanlardan mı geçiyoruz yoksa bir ben miyim bence sende pancurlu karanlık bir odada bulunmanın verdiği etkiler var çık biraz hava al dolaş gez toz peki şimdilerde yapılan g.t kadar balkonlu evlere karşı tepkilerim de mi bundan nerde o eski ahşap evler allasen illa ahşap mı olmalı güzel evler illa çengelköyde mi olmalı fiko'yu biliyorsun sen de izledin zamanında çok mu mutluydu yani ahşap evi vardı diye sığ düşünceler içinde boğulacak gibi hissediyorsan sadece ayaklarını sok önceleri bari en azından saçmalıyorsun yoksa You're alone in your bedroom Hiding from the world, staring at the ceiling uyumuşum rüyamda bir göldeyim tatlı suda yüzmek daha zordur diyorlardı doğruymuş ilkönce onu doğruluyorum ananem uyandırıyor tam yeni bir hipotez atackken ortaya gönülçelen başlamış john cage'in 4'33'' adlı eserinden bahsedince burjuva makamından eğitim görmüş müzik öğretmeni öğrencilerini ben bunu biliyom ki diye kıs kıs içiyorum çayımı bunların hiçbiri su içmek vücudu yorarmı sorusunun cevabı değil su deyince aklıma bir herakleitos bir de sibel can geliyor onlardan alıntılarla cevap veremem ama bu soruya Do you remember that time We were showing off our brand new flashy bikes

Gremlins

Yakın zamanda Gremlins'i tekrardan izlemiş biri olarak, Sci-fi channel'ın reklamı bir kat daha hoşuma gitti.



Hazır gelmişken, filmin herkese birşeyler öğretmesi gereken diyaloglarından birini buraya koymadan da olmazdı.
Billy Peltzer: Do you ever get depressed on Christmas?
Kate: I don't celebrate Christmas.
Billy Peltzer: Are you Hindu or something?
Kate: No, I just don't like to.
Billy Peltzer: What's not to like? I mean, it's a lot of fun.
Kate: God! Say you hate Thanksgiving, and nobody cares. But say you hate Christmas, everybody
makes you feel like you're a leper
.

minimalist yönetmenin süperkahraman günlüğü



bu ve daha fazlası için, thisisnthappiness
  • 0
müminler, kurban bayramının yaklaştığı şu günlerde oğullarınızın derisini tesekaya bağışlayın.

Marrow of The Spirit

  • 0


Amerikanın sevdiğimiz seslerinden Agalloch , yeni albümü ile bu kışa damga vuracağa benzer. Kendisi yazdı kendisi bozdu diyor albümü çeşitli empiüç sitelerinden edinebileceğinizi belirtmeden geçemiyorum.

Şimdiye kadar yaptığımız en iyi albüm açıklaması geri sayımı başlasın..

Scott Pilgrim vs. the World

  • 0


dipnot: Jesse Eisenberg ile Michael Cera kişileri, şimdiye değin benzer karakterli rol kılıflarına girdiklerinden mi olsa gerek bende tek bir kişiymişler hissiyatı yaratıyorlar.

Edgar WrightSpaced, Shaun of the Dead, Hot Fuzz gibi Simon Pegg'li ve ingiliz mizahı kokan filmlerle tanırdım ki, izlenecek filmler listesine de bu referanslarla girdi Scott Pilgrim vs. the World. Daha önce farklı türlerde (zombili, polisli aksiyonlu) filmleri başarılı şekilde tekrar yorumlayan ve bonusları toplayan Wright, bu kez de şaşırtmadı beni sağolsun. Amaaan çizgi roman uyarlamalarının da b.kunu çıkardılar demeyin, gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. Bu arada filmdeki indie etiketini de Michael Cera'nın varlığı kuvvetlendiriyor mu ne. bulunduğu her filmin indie movie olarak etiketlenmesine yol açacak sanki, en azından bende öyle bir hava oluştu.

Bu arada Simon Pegg'i de kankası Nick Frost ile senaryosunu yazdıkları Paul isimli film ile analım burdan. filmin konusu için imedebe'de demişler ki; Two British comic-book geeks traveling across the U.S. encounter an alien outside Area 51. demişler.

Şakalarespriler ve Sinema

  • 1


Sevdiğimiz İrlandalı Colin Farrell, kariyerini Miami yolundan Brugges tarafına kaydırmasıyla gözüme girmişti. Amman bu yoldan ayrılma der olmuştum ki sağolsun kırmıyor beni. Henüz Ondine'ı izleme fırsatı bulamadım ama gelecek filmi ile güzel günler göreceğiz, ingiliz aksanı kokan gangster filmleriyle dolu günler demiş gibi oldu. Uzatmıyayım, Oscarlı Scorsese filmi the Departed'ın da senaryosunu yazmış William Monahan'ın yönettiği London Boulevard'ı, yakın zamanda izleme fırsatı buluruz diye umuyorum. Filmde kadın oyuncu olarak da beğendiğim anoreksiyalılardan Keira Knightley var ki very şukela. Birisi fragman mı dedi, this way.

bitti mi sandın, bitmedi.

bonus babında bir de şöyle birşey var; indie filmleri ile gönlümde taht kurmuş yapım şirketi, fox searchligt pictures'ın sektörde onbeşinci yılı dolayısıyla çekilmiş güzel bir vidyo.

bu sevda bitmeeeez.

uluslararası gündemi uzun süre meşgul eden şilili madenciler vakasının filme çekilmeyeceğini düşünen yoktu herhalde. [burdan yeni filmimin [yeni derken] holivudun çektiği senaryo sıkıntısına dair bir belgesel olacağını duyurmaktan övünç duyarım.] böyle bir filmde rol alması düşünülen en olası isim de bana kalırsa javier bardem olsa gerek. Der ikeen , üstüne bastın ayağını kaldır diyor yan hakem, javier bardem'li haberler bulvar gazetelerine düşmeye başlamış bile.

zincirlere vursalar, zamanı durdursalar, sırtımdan da vursalar...

Helena Bonham-Carter, Colin Firth, Geoffrey Rush gibi güzel oyunculardan kurulu bir İngiliz filmi daha yolda efendiler. Hem de önemli dallarda Oscar adaylıkları alacağı düşünülen bir film bu. The King's Speech . İkinci dünya savaşı zamanlarında, konuşma bozukluğundan muzdarip ingiliz kralı altıncı henry'nin hikayesini anlatan filmde yönetmen, John Adams ve The Damned United filmlerinden tanıdığım, bildiğim Tom Hooper.

Noel yaklaşıyor ya çoklu yönetmenli, sevgi temalı holivud filmlerinin de son rötuşları yapılmaya başlanmıştır gayrı. Üç vakte bizim yönetmenlerden de içinde şafaksezer'in olacağı bir kurban bayramı derleme filmi beklerdim. Her ufak filmde başrolünü şafaksezer'in oynadığı bir komikli şakalı hikaye anlatılsa, milletçek gülmeye eğlenmeye ihtiyaç duyacağımız şu günlerde şafaksezer'e doysak. negzel olmaz mıydı?

Exitthroughthegiftshopvari



Ters ninja kanunu, senaryolarda kullanılan bir klişedir. Ters ninja kanununa göre, kötü adamların sayısı ne kadar fazla ise, kahramana zarar verme olasılıkları o kadar düşüktür. Eğer kahramanın karşılaştığı düşman bir tane ise, bu savaş, kavga veya mücadele çok uzun sürer. Teke tek savaşlarda, kahramanın, kötü adam tarafından zarar verilme ihtimali çok yüksektir.



http://www.criticalmassistanbul.org/




...you do not know, you cannot know, what it means to have eyes in a world in which everyone else is blind, I am not a queen, no, I am simply the one who was born to see this horror, you can feel it, I both feel and see it...
Blindess - Jose Saramago



Waj: We'll blow something up.
Omar: What we gonna blow up Waj?
Waj: Internet.

Pakistanlı cihat sevdalısı dört mücahidin intihar bombacısı olma yolundaki hikayelerini anlatan, destansı ingiliz komedisi Four Lions'dan alıntı.



will they find our hiding place?
is this our last embrace?
or will the walls start caving in?
muse - resistance [queenvari mi ne]
  • 0


Artık kaçmasan ya benden beybi, neden böyle yapıyorsun ha neden?
Ah sevgilim, uzaklaşmak zorundayım senden buralardan gitmeliyim. çünkü.. çünkü eğer daha fazla yakın durursam sana. benim de sevilebilecek yanları olan bir insanoğlu olduğuma dair düşünceler gitgide kuvvetlenecek kafamda. ve..
Neden bahsediyorsun sen, şapşal şey. şimdiye dek tanıdığım en şeker şeysin sen :)))
Sözümü kesme lütfen. Zavallı hayatım boyunca çevremde beni dışlayan insanlara karşı duyduğum öfkeyi, öldürme isteğini dizginlememin tek sebebi, kafamda devamlı vızıldayan, benim dünya üzerinde sevilmeye değmeyecek yegane insan olduğuma dair düşüncemdi.
Böylece hem kendimi özel hissediyor hem de içimdeki öfke fırtınasını dindiriyordum. Ama şimdi sen çıktın karşıma, bana çömlek kebabı bile yaptın. Ne bir özelliğim kaldı ne de öfke selimin önünde duracak bir bent.
Oooooy kıyamam ben sevgiliiime, üzdüler mi seni, kırdılar mı. canım yhaaaa :((
Verdiğin vereceğin tepkine s.kayım.

Sonrasında the killer inside me filminden alınmış sahneler tasvir edilir okuyucuya..

Henüz yazılmamış bir kitabın, başrol karakterinin neden böyle bir kiralık katil [bir nevi leon] olduğuna dair hikayenin fılaşbek kısmından.

Aşağıçiğil Postası

Marketten aldığı hazır çorbanın arkasında yazan yemek tarifini kendi üzerinde deneyen üniversite öğrencisi evinde ölü bulundu.

Google, 29 Ekim için hazırladığı logo aleyhinde kampanya başlatan türk gençliğini, arama motorunda kullanılan arama sözcüklerini isim isim ifşa etmek ile tehdit etti. liseli serap severler tedirgin.

Boston şehrinin yeşil beyazlı takımı Celtics'te yıllardır süren üç büyükler geyiğine geçen seneki performansı ile karşılık veren Rajon Rondo, bu seneye de etkileyici istatistiklerle başladı. 24 asist !?!?

last.fm üzerinde, Mustafa Sandal şarkılarını "doom-metal" olarak etiketliyen bir grup genç ortamda ciddi infiale yol açtı.

niğde'de düzenlenen örgü teknikleri ve pekmez festivalinin son gününde açıklanan, yüzyılın en başarılı örgü stilleri listelemesinde ilk sırayı, zeki müren dişi ve türkan şoray kirpiğini geride bırakan haroşa aldı. bilmeyenler için haroşa örgüde ipliğimizin yönü hep bize doğru olacak, sap şişi ilmeğin ortasından kendimize doğru batırırken ipliğimizi de kendimize doğru doluyoruz.
ayrıca basına kapalı olarak yapılan laikçi ev hanımları toplantısından çıkan karara göre de, ilerleyen zaman içinde bulunacak ilk örgü tekniğine atatürk çapağı isminin verilmesi kararlaştırıldı.

  • 0
bugünki yayının sonuna geldik gelecez derken, songbird'de porcupine tree normal çalıyor. 4:35'de başlayan solo arkasından steve wilson der ki; wish I was old and a little sentimental.

dağılın.

yarından itibaren rtük dağıtacakmış çocukları tv ekranı başından saat dokuzu buçuk geçe ya ya. üzgünüm çocuklar fatmagül'ün suçu neymiş öğrenemiyceeniz.
yüce türk yargısı yeni nesil sosyal interneti engelleme yolunda önemli bir tuğla daha koymanın eşiğindeymiş. kim kimin duvarına işemiş bilmiyorum ama feysbuk da engellenebilirmiş. fısıltı gazetelerinden dökülen haberlere göre olayların arkasında türkiye'deki internet reklamcılığı pastasından daha büyük pay almak isteyen turkiye.gov.tr'nin sahipleri varmış. yakında memeli popuplar çıkabilir devleti kısayolundan.
the doctor der ki; people assume that time is a strict progression of cause to effect, but *actually* from a non-linear, non-subjective viewpoint - it's more like a big ball of wibbly wobbly... time-y wimey... stuff. zaman bulamadım bloga yazmaya gibi bahaneler pek bir yavan kaçıyor. gündem yoğun, hanefi avcı diye bir şahıs çıkıyor, daha önce ışıkların bir dakika söndürüldüğü karanlıkta ortaya çıkıp bö demiş en son. şimdi işkence ettiği adam ile beraber aynı örgütte yer aldığı iddiasıyla içeriye alınmış. simon says, fethullah diye kitap yazmış vesayre. tek tip askerlik geliyormuş, yok gelmiyormuş, oniki ay olacakmış yok yok dohuz ay olacakmış, enee dört ay diyolar len şeklinde konuşmalar. yaprak dökümü babasının iç seslerinin salgılattığı bıktırıcılık hormonu + berberin kafama boca ettiği naneli olips aromalı losyon ile aldığım hal. ve bütün bu olanların üstüne bugün bindiğim dolmuşta kaptan kokpitinde, doçlandın köln şehrinin metalden simgesini görmem bir tesadüf olamaz. berber, dolmuş şöförcüsü, alman istihbaratı, bizim proje yöneticisi elele vermiş ülkenin [affedersiniz mode_on] .mına koyuyor.

Trolljegeren

  • 0


Tanım: belgesel izlenimi vermeye çalışarak çekilen kurmaca filmlere mockumentary denilir. Örnek veriyorum Borat. Norveç sinemasından da bu türdeki filmlere yeni ve güzel bir örnek daha eklenmek üzere.

Norveçli bir grup gencin, hükümetin insanlardan gizlediğini düşündüğü Trollleri bulmak amacıyla çıktıkları hikayenin anlatıldığı mockumentary filme de Trolljegeren -Troll Hunter- denilir. Yukarıdaki resim filme ait değil, ancak AftenPosten gazetesinin filmi tanıtırken kullandığı resimdir, burdaki fragman ise kesinlikle filme aittir. Bekleyip görelim, umarım izleme fırsatı bulabiliriz.

127 Hours



James Franco favori oyuncularımdandır, kendisini en son Howl'da Allen Ginsberg rolünde izlemiş idim. Şimdi de Danny Boyle ile ortaklığa giderek, based on a true story bir filmde, bir dağcının mahsur kaldığı zorlu saatlerinin anlatıldığı, 127 Hours'da yer alacakmış. Ryan Reynolds
da Buried'de gömülü kalmışken güzel bir sonbahar bizi bekliyor demektir. Bu arada 127 Hours'un fragmanı çıkmış, şurda.

Bu arada Grindhouse'daki çakma fragmanlardan gelen filmler serisine Machete'den sonra Hobo With a Shotgun! da dahil oldu. Bu sene kangölü civar köyleri sele boğabilir. Attensione plz.


May the Force Be With You



Biliyonuzdur dün akşam sienbisi-e'de bu kez orjinal sırasıyla star wars gösterimleri A New Hope ile başladı. Bunun üzerine gaza gelen Andy Helms isimli bir vatandaş da, bir gecede orjinal üçlemeye dair üç poster çıkarmış ortaya. Ben bu ikisini daha beğendim.


Monsters



Göstermeden korkutmacalı canavarlı filmler türünde yeni bir film geliyor sinemalara, Monsters ismi de konuyu kısaca özetleyen. Ben bir district 9 gibi, merakla beklemiyeceğim ama yönetmen Gareth Edwards'a gelecek Neill Blomkamp demeler başlamış bile internetlerde. Ha bir de nemelazım posteri güzel.

Biutiful



Alejandro González Iñárritu'nun Guillermo Arriaga'sız ilk uzun metrajlı filmi Biutiful için bir fragman yayınlanmışmış. Javier Bardem'in başrolünde yer aldığı -ki geçtiğimiz Cannes festivalinde bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünü almıştı- fantastikli film Biutiful, buralara ne zaman gelir -muhtemelen bir festivale- bilinmez ama izlemeyi merakla beklediğim filmler listesine ekledim ben. Filmin fragmanı için şurdan.

İfşa-i Umumi



Hatun vokal kontenjanından empiüç çalarımda kendine yer açmış Norveçli folk metal grubu Lumsk, bu sefer güldürmedi, norveç medyasında infiale neden oldu. Yukarıda kopi peyst edilen fotoğrafın forumlarda dolaşmaya başlaması ve google resim aramasında lumsk diye aratınca ilk sayfada gelmesi üzerine fark edilen gülmeli poz vak'ası Lumsk grubunun ve Norveç metal camiasının itibarında büyük yaralanmaya neden oldu.

Olayın etkileri balkanlar üzerinden yurdumuza kadar geldi ve bu gülmeli pozu nedeniyle ne yazık ki bu yılki metalciler toplantısına da davet edilmedi. Devlet Bahçeli'nin yorumsuz kaldığı habere göre, grup her ne kadar bu pozun Norveçlilerin Constitution Day kutlamaları kapsamında verilmiş münferit bir olay olduğu konusunda diretseler de inandırıcı bulunmadılar ve blue jean metalcisi olarak suçlanmaktan kurtulamadılar.

Peki bundan sonra ne olacak..

En son 2007 yılında Det Vilde Kor - nasıl olur demek yani google translate sağolsun- isimli bir albüm çıkaran grubun bundan sonra kuzey dillerinde albüm çıkarma lisansı elinden alındı. Ayrıca herhangi bir dilde ve herhangi bir ülkenin mitolojik öğelerini içeren sözler yazmaları da yasaklandı. Kimi bu kararların yerinde olduğunu belirtirken, kimi dinleyiciler de kararların ağır olduğunu belirterek, artık grubun tek şansının yurovizyona girmek olduğunu belirten tweetler gönderdiler.

Det Vilde Kor güzel mi?

Evet, güzel müzik ve güzel vokal içeren bir albüm bu.
Blogu ipad, iphone gibi son teknolojik aygıtlardan da takip edebilirsiniz. Aklınızda bulunsun. Şimdi bakıyorum blogger kumanda ekranına istatistik hanesi eklemiş de hiç mobil cihazlardan gelen kullanıcı yok. Ama nedense gizli cakilis seks gibi bir aramayla bloga ulaşan azimli insanlar var keza geçtiğimiz zamanlarda porno sıtarları araması ilen üç kişi buralara gelmiş. ve ben bunları yazarken bir genç daha arama motoru geçmişini silmek için çözüm arayışına giriyor.

Nu Metal'e Ağıt

ilk nu'lardan limp bizkit'tan behind blue eyes dinlediğim zamanları da bilirim ya yıl olmuş ikibinon hala linkin park 2010 diye torrentlerin dolaştığını görünce iyice popülerliğini yitirdiğini düşündüğüm, nu metal'in yorgun savaşçı kıvamında devam ettiğini farkettim. nerde o eski feat. ler değil mi mirim. sözler anonimous, yitik orta asya gençliğinin konformist grubu tokio hotel'den gelsin;

alp er tunga öldi mü
ıssız ajun kaldı mu
ödlek öçin aldı mu
emdi yürek yırtılır

begler atın argurup
kadgu anı turgurup
mengzi yüzi sargarup
kürküm angar türtülür***

*** feat kısmıdır hızlı söylenir. ulama mod on.

Haftalık Rapor: Musiki

Müziksiz geçen Temmuz - Ağustos dönemi sonrası - ses etsin diye açık bıraktığım Kral TV'yi saymaz isek tabi - eylül ayı ve serinliğin vuku bulması ile birlikte, soğuk diyarların etnik insanları Ensiferum, Iron isimli güzide albümleri, çevşenkonun favori grubu Drudkh da taze albümü Handful of Stars ile gecemi black müzikleriyle şenlendiriyorlar.

Tabii gündüzleri de boş geçmiyorum, Cynic, Traced in Air ile hala kulaklarımda çınlarken, yeni albümleri Road Salt One ile Daniel ve tayfası da kulaklığımdan canlı yayın yapıyorlar. Manowar ile bıradırs evriveeeer diye gençliğe hitap etmekten alıkoyamadağım zamanlarım da oldu seni anmadım yola bakmadım halaaaaaa.

Ve beklenen gün geldi..

  • 1


Favori oyuncularımdan Steve Buscemi HBO'nun yeni dönem dizisi Boardwalk Empire'da başrolde yer alacak, hatta alıyor diyelim. Kendisi, izlediklerim içinde daha önce de kendi yazıp yönettiği Interview'de başroldeydi. Bu kez de, 1920'ler Atlantic City'sinde Nucky Thompson'ın hayatını anlatacak dizide bizzat Nucky Thompson karakterine bürünerek ekranı seyirlik kılacak. Yapımcılar arasında Martin Scorsese de yer alıyormuş. Bekliyoruz, ilk bölüm 19 eylül'de.

***

Yaz döneminde takip ettiğim, üç bölümü ile tadı damağımda kalmış BBC dizisi Sherlock'un yeni bölümü ufukta görünmese de zamanı olanların izlemesini öneririm. Dizi beklediğiniz gibi bir Sherlock Holmes uyarlaması, günümüzde geçeninden, ve yaratıcı kadro içinde Coupling ile bildiğimiz sevdiğimiz Steven Moffat var.

Nice Posterler

  • 2
http://www.tstout.com adresinde ala tasarımlı nice posterler ikamet ediyor. Çek it out plz.
  • 0
Hakkari, Erzincan, İnebolu, Tirebolu, Gelibolu, Van..

Hamamböceği Olmadan Önceki Gün Yapılanlar

  • 1
O gün sabahın köründe irkilerek uyandı ahmet. telefonun alarmı henüz çalmamıştı. Telefonu kontrol edip uyumak için yarım saati daha olduğunu görünce, gözlerini kapadı haliyle.
{yarım saat sonra}
pink floyd'un time isimli parçası eşliğinde gözlerini açtı, yatakta biraz gerindikten sonra ayaklarını yataktan dışarı uzattı. Günlük sabah rutinini tamamladıktan sonra evden dışarı çıktı. Kulaklığından açık gasteyi dinlemeye koyuldu yokuş aşşağı yürürken bir yandan...
{dört saat sonra}
öğle tatilinde, erişte+bir adet tavuk budu+bir adet kızarmış biber+iki adet çeyrek domatiz+mercimek çorbası yedi. saat henüz onikibuçuk olduğundan mütevellit Turgenyev'in Babalar ve Oğullar'ını okumaya koyuldu masasının başında. Bir saat kadar, oturduğu sandalye nedeniyle sıkıntı veren pozisyonlarda devam etti okumasına.
{altı saat sonra}
eve geldi, kanalları gezdi birer birer. güzel dünya kupası gollerine baktı internetten. annesinin buzluğa attığı sarmalardan çıkardı, ısıtıp yedi.
{yarım saat sonra}
adalar manzaralı evinin terasına çıktı. semaverin altına odun attı. güneye esen hafif rüzgar alnındaki teri soğuturken, o ne mi yaptı. bastı verneli halıya aldı eline bir hortumu bir fırçayı başladı bir aşağı bir yukarı fırçalamaya. tam iki saat boyunca fırçaladı eşek ölüsü ağırlığındaki halıyı. çok terledi. terledikçe de daha hızlı fırçaladı. hafif meltem de bi boka yaramıyordu, terden tişörtü vücuduna yapışmıştı. öyle ki terden saydamlaşan vücudu epil epil parlıyordu. Semaverden bir bardak çay koydu kendine, bitlis tütününden sigarasını tutuşturdu kibritiylen. adalara doğru derin düşüncelere daldı.
{ve ertesi sabah}
"Als Gregor Samsa eines Morgens aus unruhigen Träumen erwachte, fand er sich in seinem Bett zu einem ungeheueren Ungeziefer verwandelt."

Matruşka

  • 0
bir ben var benden içerü demiştin de bu kadar farkli olacağımızdan hiç bahsetmemiştin icerideki ben ile

içindeki çocugu öldurme sakın, üzülme veren el bos kalmaz.

artık içlerim ile dışlarımı çarpınca bile eşitlenemiyorum, dengesizleştim iyice

ikizler burcusun ya sen.

peki ya yükselenim nolucak?

Om shri maha lakshmiyei swaha om.

the American

  • 0


Control ile tanıdığımız, sevdiğimiz yönetmen Anton Corbijn'in George Clooney'li filmli the American radara girmiş idi. Şimdi de yeni bir posteri yayınlanmış, (vintage mode on) başarılı buldum siz ne dersiniz?

Saatli Maarif Takvimi - 14 Haz.

  • 0


Günün karşılaşmasında- NBA finalleri serisinin beşinci maçında Celtics, ezeli rakibi ebedi dostu Lakers karşısında durumu 3-2'ye taşıdı. Maç boyunca Kobe'nin pi'yi 4 aldığı Celtics'in ise bench katkısına -en azından sayısal anlamda- pek de ihtiyaç duymadığını söylersem durumun Lakers adına vehameti ortaya çıkacaktır. Seri şimdi tekrardan LA' e taşınıyor ve kişisel görüşüm Celtics'in bir maçı daha alıp seriyi bitireceği yönünde. Günün tema müziği, günlerini Battlestar Galactica ile geçiren ben kişisi için bolca Bear McCreary dinlemek de kaçınılmaz. Ancak yol sizin için üçe ayrılıyor, all along the watchtower için şurdan, kara remembers için burdan, Gaetas lament için ise ordan gidebilirsiniz. Günün yemek önerisi, karnıyarık-pilav-ayran(bol köpüklü). Siyasi gidişad, kapağı uzun süredir açık bırakıldığı için gazı kaçmış sosyal demokratlık yapan halk partisinin çakma gandisi bir yandan, ampul partisinin eli maşalı kestane kebapçısı öte yandan bağırıp çağırıp kafa ütülemeye devam ediyorlar. Asker de boş durmuyor, ölen sivillere (asker eşi) de artık askeri tören yapılıyor, ölmelerine sebep oldukları yetmezmiş gibi bir de gözü yaşlı edebiyatı. Pek tabii israil yapımı bombalar kuzey ırak'ta dağa taşa atılırken İsraille olan ilişkiler askıda -hazırlık maçı felan yok onlara. fotoğrafçılar için, ağlak-sümüklü insan fotoğraflarında işlenmemiş bir güzergah; içinde akepelilerin bulunacağı ve şiir okunması muhtemel herhangi tören. Burçlar, gün oğlakların günü, dünyanın dört bir yanından oğlaklar için bolca seks görünüyor, tabii onsekiz yaş sonrası oğlaklar için. Hava açık istanbul'da, velakin yolunuz açık olmayacaktır, ona göre ayağınızı denk alın. good day.

Lacrymosa dies illa, qua resurget ex favilla judicandus homo reus.
Huic ergo parce Deus, pie Jesu Domine, dona eis requiem! Amen!

Saatli Maarif Takvimi - 11 Haz.

  • 0


Türkiye Cumhuriyeti vicdan'ı reddetmeye devam etmekte. Vicdani ret hakkını kullanmak üç yıl işkence ile ödüllendiriliyor. Meksika körfezinin öldürülmesinin sorumlusu BP, yaptığı açıklamalardaki tutarsızlıklarlan havuz problemlerinden ne kadar habersiz olduklarını defalarca kanıtlamakta. Bir köy var uzakta görmesek de duymasak da diyarında, etrol akmaya devam ededursun birleşmiş milletlerin büyükleri, iran'a daha büyük yaptırımları uygularken ağızlarının suyunu silmeyi unuttu. Cummurbaşkanı tvitleriyle google açılsın mesajı verirken, başkbakan proxy üzerinden youtube vidyoları izlerken biz hala çeşitli google hizmetlerinden ya yararlanamıyor ya da düşük hızda yararlanıyoruz. çözüm, file:///c:/windows/system32/drivers/etc de. programlar... empiüçlerinizi oynatmak için mozilla dostu player songbird'ü kullanmaya ne dersiniz. yeni sürümündeki eklentileriyle kişiselleştirilebilme avantajını arttırırken, memori kullanımıyla da songbird'ün yavaşlık problemine neden olabilitesi devam ediyor. Günün kahvaltısı, kaşarlı poğaça + çay. Nba finallerinde 2-1 geride bulunan Celtics, bench oyuncularının farkıyla Lakers'ı, TD Garden'daki ikinci maçta mağlup ederek durumu 2-2'ye getirdi. Hava ısınmaya devam ediyor, yaylalara göç etme vakti!

Saatli Maarif Takvimi - 10 Haz.

  • 0


İstanbul üzerindeki sağanak yağış etkisini kaybediyor. Hava açıcak gibi, terleme karşıtı örgütler eylemlerini sürdürüyor. Öğle saatlerine doğru NTV havaişleri müdürünün bir açıklama yapması bekleniyor. Türkiye genelindeki seçilmiş parti Hamas sempatisi katlanarak devam ederken, BDP "terörü kınaması" gereken sıfatında asılı bekliyor. KCK. Petrol, Finans sektörünün taşaklı şirketleri devletlerle alay etmeye devam ederken, Express dergisi yücetürkadaletinin -adalet çıplak- radarından kaçmayı başaramıyor. Terlediği için gözaltına alınan Kürt çocukları ağır cezalara çarptırılırken, Gazzeli taş atan çocuklar şehit mertebesine terfi etmeye devam ediyor. Orphaned Land'in tepkiler yüzünden -korkakça- programdan çıkarıldığı, Mastodon'un gitarist bill kelliher'in sağlık problemleri nedeniyle katılamadığı Sonisphere Türkiye'de cmt. headliner olacak grup halen belli değil. Amerikan başkanı Obama, oraya değil buraya koyarken Afganistan'a yeni askerler barış getirmek için gelmeye devam ediyor. Spor. NBA finallerinin üçüncü maçının büyük kısmını elektrik kesintisi nedeniyle kaçıran Ben, Celtics'in 2-1 geride olmasına üzgün, önümüzdeki maçlara bakıyorum. Boğaziçi Köprüsü Yoğun, Altunizade Yoğun, Çamlıca'nın Akıcı olduğu vakitlerde, radio towerların gölgesi altında Çömlek'te kurufasulye, yanında pilav ve yoğurt ile günün menüsü. Şeytanınız bol olsun.

edit: sonisphere'de cmt. headliner belliymişmiş. benim aklımda twitter bugını ortaya çıkarmasıyla yer etmiş heavy metal grubu Accept'i dinleyecekmişiz.

Playmaker

  • 0


19 points, 12 rebounds and 10 assists.

Celtics'in zayıf noktası olarak gösterilen adam şimdilerde orta mesafe şutunu da biraz geliştirirse, şu zamanlardaki NBA'in en iyi oyunkurucusu ünvanını rahatlıkla elde edebilir. Hele de şöyle önemli maçlarda KG'in, Pierce'ın yapamadıklarını yapması yok mu, peh.

hey gidi koca Garnett senin smaç basamadığın günleri de mi görecektik :( Neyse ki R. Allen hala üçlükleriyle güldürüyor yüzümüzü.



Celtics : 103
Lakers : 94

Scott Pilgrim vs. the World

  • 0

Çektiği tür filmlerine taşıdığı absürd bakış açısıyla beğenimi kazanmış ingiliz şahsiyet Edgar Wright bu kez bir çizgi roman uyarlaması ile geliyor. Olay şu, Michael Cera tarafından kanlandırılan kanadalı çocuk Scott Pilgrim yeni kız arkadaşının kalbini kazanması için, kızın yedi eski sevgilisini yenmesi gerekmektedir. Ve olaylar gelişir. Fragman için şurdan. Benzer bir çizgi roman uyarlaması Kick-Ass de izlemeye değer bu arada, gözden kaçmasın.


Köstebeklerin Günü

  • 0

Bilinen evrende milyonlarca yıldır hep aynı senaryo süregeldi. (bkz: Lost bile) Karanlık taraf ile aydınlık taraf arası mücadele güçler hep belirli bir denge içinde ilerledi. Amma velakin galaksinin batı sarmal kolunda, kimselerin pek uğramadığı küçük bir dünyada (sayfiye gezegeni) tahteravalli uzun zamandır aydınlık tarafa doğru yatmaktaydı.


Bu dört tarafı denizlerle çevrili, küçük sayfiye gezegeninde insanlar hep ama hep aynı pazar sabahını yaşıyorlardı. Evet bütün sorun buydu. Aynı o filmdeki gibi, ama Bill Murray nerden bilebilirdi. Bu dünyanın insanları farkında değildi ama kozmik bir köstebek deliğine yakalanmıştı o küçük, şirin dünyaları. Ha, bilselerdi de sorun değil derlerdi muhtemelen. Ne de olsa her gün gastelerini alıp arkadaşları, sevgilileriyle o uzun kahvaltı sohbetlerinde yaşıyorlardı.


Hep aynı sevgi dolu konuşmalar, salınarak yürüyen insanlar, burjuva sırıtışları öyle yoğun ama yapmacık bir mutluluk duygusu oluşturmuştu ki gezegende, kozmik güç dengesi de haliyle durumdan etkilenerek aydınlık tarafına yatıyordu. Soru şu, ne zamana kadar?


Durumun gidişatından memnun olmayan, gezegendeki emekçilerin devamlı çalışmasından kaynaklı hak ihlallerinin önüne geçilmesini isteyen galaksinin garson-iş sendikası da bu durumdan hiç de memnun değildi. Bir operasyon fikri ortaya atıldı. Böylece, yirmidört saat içinde pazar günü emekçilerini örgütleyerek gezegeni bu kozmik köstebek deliğinden çıkarması ve güçte dengeyi sağlaması için O gönderilir.

hikaye başlasın..


Sonsuz döngü içinde, distopik bir cumhuriyet..


bu ilgi çekici deneyimi yaşamaya gezegen yoluna düşen yüzlerce insan..


sonunda O güce denge getirmekle kalmayacak, bir gezegenin devrimi olacak.

*devrimi satın alamazsınız.
devrim'i yapamazsınız.
devrim olabilirsiniz ancak.
devrim ya sizdedir, ya da hiçbir yerde değildir. Ursula K. Leguin