şu gün polat plaza lokasyonumuzda sözleşme imzalanmasını gerçekleştiriyor olacağız, birazdan beraber bir takım belgeleri dolduruyor olacağız, evet şimdi bu belgeyi doldurduysak diğer belgeyi dolduruyor olalım..
insanın kaynağını yönetmeye meraklı bu plaza insanı tarafından yapılan sürüp giden bu gelecek kipli konuşmalara daha ne kadar dayanabilirim bilmiyordum .. sözlerden daha açık olur düşüncesiyle bir takım hareketler yapmak istedim, kolumun altından küçük bir nah ucu göstermek istedim ama tabi ki sonuçta bunların hiçbirisi gerçekleşmedi ve çılgın hayal gücümde gülüp eğlendiğim anlar olarak kaldılar, hatta o zırva sözlerle aylık tam tamına 8 ytl mi de dandik kültürel organizasyonlar için gasp etmelerine izin verdim.. o an kendimi tam olarak bir gün kalkıp böceğe dönüşen gregor samsa gibi mi hissettim emin değilim ama yakın duygulardı yaşadıklarım hiç şüphesiz..
hayatım rahatsız olduğum - aslında ben kendim rahatsız bir insanım belli ki - üç insan tipiyle ; birisi kendinden son derece emin konuşan, son derece yerinde -eminim sadece bana aptalca gelen- espriler yapan takım elbiseli yeni okul bitirmiş adam, diğer yanımda tanıdık vasıtasıyla işi ele başlayacak şık giyimli, karşımdaki plaza insanıyla rahat ilişkisiyle göz dolduran daha önceden tecrübeli kişisi ve karşımda da devamlı gelecek kipte konuşan eminim sırf böyle konuşabilmek için bile özel seminerlere katılıp kişisel gelişim kitapları okumuş günümüz modern dünyasının düz olduğuna inanan yılların tecrübelisi plaza insanı -plaza anası- arasında kendimi bermuda şortumla tişörtümü giymiş hissettim tam tamına 45 dakika boyunca -neler çektiğimi anlatmanın daha somut bir tarifini bulamıyorum şu an- tam boğulmak üzereydim ki o sonu gelmez form doldurma işlemleri sona erebildi.. ben de elimde şirket tanıtımı, bir takım etik kurallar yazan okunması gereken belgeler ve büyük boy akciğer röntgeni ile kalakaldım dört bir yanı plazalar , koccaaman alışveriş merkezleriyle bezenmiş semtte.. hemen buraya yakışmadığımın farkına varıp uzaklaşmak istedim tabii ki ama hemen gerçekleştiremedim yer bulma konusunda -gps taktırmak istiyorum- yaşadığım tipik zorluklar nedeniyle karşının otobüsünün geçeceği durağı.. bir vakit ordan oraya dolandım da sonunda yetişebildi kadıköyünün otobüsü imdadıma.
tamam anlıyorum bazı gerçekler var; iş yaşamı zordur, serttir, orda köpekbalıklarıyle yüzersin - swimming with sharks - buna alışmam gerekir ama şunu da biliyorum ki bu kariyerin yürüyen merdiveni bana uygun değil , prim usülü yaşamaksa hiç bana gelmez - e ne yapacaksın uyum sağla yoksa şunu bil ki doğal seleksiyon demeyin, bu nedenlerle ve çok daha fazlasıyla en kısa zamanda kendi el merdivenimde çıkabilmek ümidiyle yazıyorum bu yazıyı..
insanın kaynağını yönetmeye meraklı bu plaza insanı tarafından yapılan sürüp giden bu gelecek kipli konuşmalara daha ne kadar dayanabilirim bilmiyordum .. sözlerden daha açık olur düşüncesiyle bir takım hareketler yapmak istedim, kolumun altından küçük bir nah ucu göstermek istedim ama tabi ki sonuçta bunların hiçbirisi gerçekleşmedi ve çılgın hayal gücümde gülüp eğlendiğim anlar olarak kaldılar, hatta o zırva sözlerle aylık tam tamına 8 ytl mi de dandik kültürel organizasyonlar için gasp etmelerine izin verdim.. o an kendimi tam olarak bir gün kalkıp böceğe dönüşen gregor samsa gibi mi hissettim emin değilim ama yakın duygulardı yaşadıklarım hiç şüphesiz..
hayatım rahatsız olduğum - aslında ben kendim rahatsız bir insanım belli ki - üç insan tipiyle ; birisi kendinden son derece emin konuşan, son derece yerinde -eminim sadece bana aptalca gelen- espriler yapan takım elbiseli yeni okul bitirmiş adam, diğer yanımda tanıdık vasıtasıyla işi ele başlayacak şık giyimli, karşımdaki plaza insanıyla rahat ilişkisiyle göz dolduran daha önceden tecrübeli kişisi ve karşımda da devamlı gelecek kipte konuşan eminim sırf böyle konuşabilmek için bile özel seminerlere katılıp kişisel gelişim kitapları okumuş günümüz modern dünyasının düz olduğuna inanan yılların tecrübelisi plaza insanı -plaza anası- arasında kendimi bermuda şortumla tişörtümü giymiş hissettim tam tamına 45 dakika boyunca -neler çektiğimi anlatmanın daha somut bir tarifini bulamıyorum şu an- tam boğulmak üzereydim ki o sonu gelmez form doldurma işlemleri sona erebildi.. ben de elimde şirket tanıtımı, bir takım etik kurallar yazan okunması gereken belgeler ve büyük boy akciğer röntgeni ile kalakaldım dört bir yanı plazalar , koccaaman alışveriş merkezleriyle bezenmiş semtte.. hemen buraya yakışmadığımın farkına varıp uzaklaşmak istedim tabii ki ama hemen gerçekleştiremedim yer bulma konusunda -gps taktırmak istiyorum- yaşadığım tipik zorluklar nedeniyle karşının otobüsünün geçeceği durağı.. bir vakit ordan oraya dolandım da sonunda yetişebildi kadıköyünün otobüsü imdadıma.
tamam anlıyorum bazı gerçekler var; iş yaşamı zordur, serttir, orda köpekbalıklarıyle yüzersin - swimming with sharks - buna alışmam gerekir ama şunu da biliyorum ki bu kariyerin yürüyen merdiveni bana uygun değil , prim usülü yaşamaksa hiç bana gelmez - e ne yapacaksın uyum sağla yoksa şunu bil ki doğal seleksiyon demeyin, bu nedenlerle ve çok daha fazlasıyla en kısa zamanda kendi el merdivenimde çıkabilmek ümidiyle yazıyorum bu yazıyı..
selamlar levent her kaçıncıysan artık..
not: sekans kelimesini benim de birşey bildiğim belli olsun diye kondurdum oraya bir nevi sarıkaya göndermesi denilebilir belki..
hadi bismillah bakalım, bu daha ne ki.. nihahahaa!!!
YanıtlaSil