son dakika...
bir döneme,oh yeah-yol hükümetine yaptıkları darbeyle damgasını vuran birtakım ünlü komutanlar Sakıp sabancı müzesinde salvador dali'nin sergisini gezerken objektiflere yakalandılar. kameraları görür görmez utangaçlılarını gizleyemeyen kendi aralarında kıkır kıkır konuşmaya başlayan komtanlar, muhabirimizin "hay şu postmodern şansıma benim" demesiyle, birden pipolarını yakarak murat boz'un yakaladığı çıkıştan, posta gastesinin verdiği pazar ekinin ne kadar da başarılı olduğundan dem vurmaya başladılar. kendilerine yaşanan bu ani değişimin nedenini sorduğumuzda, içlerinde uzun desen uzun değil kısa desen kısa değil boylu olanı şu açıklamayı yaptı harfine dokunmadan yayınlıyoruz.
not:söyleşide ses kayıt özelliği debulunan cep telefonuyla yapılmıştır.
"abi valla durumun özeti şu: yıl bilmem kaç biz yine başbakan bikaç bakan, komtanlar bi de bizim sekreter toplanmışız mgk'da cumhurbaşkanı yine terör, ekonomi felan bişeyler anlatıyo. bize bi sıkkınlık geldi -laf arasında zaten adam masal anlatır gibi- küçük kağıtlara bişeyler yazıp c.başkanına yakalanmadan sohbet etmeye başladık. baktı başbakanlar felan bizim muhabbet koyu onlar da girdi, moldovan'ın ne kadar da iyi bir golcü olduğundan felan bahsediyoruz. olayların üstünden zaman geçti gastelerde bizimle alakalı postmodern lafları gezinmeye başladı. bizim de hoşumuza gitti tabi, çevrede de "vaaay artiz" nidalarıyla karşılanmaya başlayınca kendimizden geçtik biz. bikaç sergiydi konserdi derken kendimizi sanat dünyasının şehvetli kollarına bulduk. işte hal-i purmelalimizin kısa hikayesi budur."
bir döneme,oh yeah-yol hükümetine yaptıkları darbeyle damgasını vuran birtakım ünlü komutanlar Sakıp sabancı müzesinde salvador dali'nin sergisini gezerken objektiflere yakalandılar. kameraları görür görmez utangaçlılarını gizleyemeyen kendi aralarında kıkır kıkır konuşmaya başlayan komtanlar, muhabirimizin "hay şu postmodern şansıma benim" demesiyle, birden pipolarını yakarak murat boz'un yakaladığı çıkıştan, posta gastesinin verdiği pazar ekinin ne kadar da başarılı olduğundan dem vurmaya başladılar. kendilerine yaşanan bu ani değişimin nedenini sorduğumuzda, içlerinde uzun desen uzun değil kısa desen kısa değil boylu olanı şu açıklamayı yaptı harfine dokunmadan yayınlıyoruz.
not:söyleşide ses kayıt özelliği debulunan cep telefonuyla yapılmıştır.
"abi valla durumun özeti şu: yıl bilmem kaç biz yine başbakan bikaç bakan, komtanlar bi de bizim sekreter toplanmışız mgk'da cumhurbaşkanı yine terör, ekonomi felan bişeyler anlatıyo. bize bi sıkkınlık geldi -laf arasında zaten adam masal anlatır gibi- küçük kağıtlara bişeyler yazıp c.başkanına yakalanmadan sohbet etmeye başladık. baktı başbakanlar felan bizim muhabbet koyu onlar da girdi, moldovan'ın ne kadar da iyi bir golcü olduğundan felan bahsediyoruz. olayların üstünden zaman geçti gastelerde bizimle alakalı postmodern lafları gezinmeye başladı. bizim de hoşumuza gitti tabi, çevrede de "vaaay artiz" nidalarıyla karşılanmaya başlayınca kendimizden geçtik biz. bikaç sergiydi konserdi derken kendimizi sanat dünyasının şehvetli kollarına bulduk. işte hal-i purmelalimizin kısa hikayesi budur."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder