Ayşegül gotik

  • 0

gotik camiayla ilk tanışmam yaklaşık olarak, rock/metal grupları dinlemeye başladığım tarihlere tekabül eder. o zamanlardan bu zamanlara çok şey değişti. numetaller, himler geldi, anatema iyice melankolik olup ev ev dolaşmaya başladı nerdeyse. neyse diyeceğim o ki gotik camia da genişledi ve görüyorum ki hayatın her bir yanına girmeye başlamışlar. yemekteyiz isimli tadından yenmez programda gördüm bir kızcağızı. konsept uyarınca önce pazara gitti sebzesini neyim aldı. manavdan güzel kızımıza pembe bir yumoş hediye etmezler mi, ederler tabii. kızımız da meğersem pembeyi çok severmiş, her ne kadar hep siyah giyiniyor olsaymış da.

mutafağa gelindi. kızımız kendince ortalığı katop karıştırdı, kendinden müzik kariyerinden taksimde çıktığı bardan felan bahsetti bi ara. ne kadar güçlü bir sesi olduğunu söylerken kendine şebnemciğini örnek aldığını belirtmeden geçemezdi -ya da geçti mi. türkiye'de gotik olmanın, kendisine çevrilen gözlerin yargılar bakışlarından bahsedecekti belki, ben kanalı değiştirdim.

geri döndüğümde her gotik kızın yanındaki uzun saçlı erkek nerde diye merak ediyordum. çok da bekletmedi beni kereta. elinde gitarıyla giriverdi kapıdan. türkiye'deki her gotiğin içinde yerini aldığına inandığım küçük şebnem, küçük özlem çıktı ortaya geniş bir repertuarda eğlendirdi insanları.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder