• 0

flash...flash...flash... havada yakıcı bir sıcaklık, tam siesta vakitleri. yüzüme vuran rüzgar da cabası. serinletmek şu yana dursun tozu toprağı birbirine katıyor, dudaklarım çatladı hepten. babam yeni pazardan gelmiş, kirazların güzellerini seçip seçip yemek vardı. velev ki bir kardeşim olmuş. hafiften kıskançlık var bünyemde ama belli etmiyorum. dışarı eti bebe bisküvisi almaya çıkmışım, biraz ben de otlanırım belki. elimde boklu bezlerle ve karpuz kapbuklarıyla dolu bir poşet. çöp eve çok uzak değil allahtan. fazla yorulmamam lazım. akşam üstü bizim işletmedeki çocuklar karşı mahalledekilerle maç yapacaklar. beni de işletme kadrosunda sahaya çıkacak sanıyorlar. akıllarınca kandırıp kaleye koyacaklar beni. ama ben karşı mahallenin zayıf kadrosunda oynayacağım. topraklara sonradan lüks blokları kurmuş burjuva ailelerin şımarık çocukları -onlardan biri gibi gözüksem de hep beni dışladılar- soğuk geliyor, zayıf yerli halkın takımında olayım ben hem onlar beni yanlış pas atınca da azarlamaz. hem belki uzaktan şutlarımla gol bile bulurum . annem sırtıma havlu koymaz inşallah, koymaz koymaz çocuğuyla ilgilensin o hem. zaten yoldan gören kızlar ne biçim de topa vuramıyor demesin benim için.

futbol iyi güzel de bakkal bana bisküviyi verirken bi çiklet aşırabilir miyim acaba? bugün bir çiklet, yarın on sonra binlercesi. böyle böyle özgürleştireceğim yerli halkı, dağıtacağım bütün big bubblelarımı yıkacağım soğuk nevale görünümlü blokları. hasta siempre.


Rosario - 1938

Ernesto.

dip not: futbol iyi güzel oyun da o baraja geçmesi yok mu hiç sevmiyorum. hep bi yanlarıma geliyo top. ilerde çocuğun olmıycak diyo annem. şimdiden aile planlaması yapmanın alemi yok ama bi kız bi de oğlum olsa fena mı olur.



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder