Düdüklü Tencere

  • 0


Yemek kültürünün cefakar bir o kadar da gerilimli neferi düdüklü tencereye saygı duruşu kıvamında bir yazı planlamıştım ya ben. Derkeeen aklıma, devam cümleleri bir türlü düşmedi. Yıllık kıvamında bir anımı ekliyeyim kendisiyle beraber olduğumuz.


Mercimek çorbası yapılışını izler iken bu kadar gerileceğimi düşünmezdim daha evvel. Kuru fasulyenin sıcak suda bekletilmeden de bu kadar çabuk pişirilebileceğini aklım almazdı. Sen bana kaynayana kadar karıştırmadan da çorba yapılabileceğini öğrettin. Yaşa, hep var ol düdüklü tencere. Bana bu tertemiz sayfayı ayırdığın için kendin hakkında yazabileyim diye, çok sağol.

Düdüklü tencere akla düşünce akla düşen film idealarından yayımlanmaya en müsait olanını paylaşmak.

Katil karıncalar, arılar, piranalar, yılanlar, timsahlar vs. hayvan ekolünden eşdeğerleri kadar başarılı olacağını düşünüyorum filmimin; erkeğin düdüklü tencere ile imtihanı. Tamam düdüklü tencere ile yemek pişirmek daha pratik gibi duruyor ama olaya da hakim değilsin başrol karakteri. Napıcaksın şimdi, düdüklü tencereyi doğru zamanda açacak iradeye sahip misin, soruyorum sana. Yoksa düdüklü tencere üzerinden, ev arkadaşın ile hayatı sorgulayan, yer yer komik, yer yer de insanı düşünmeye sevk eden diyaloglara mı başlayacaksın.

Şöyle bir resim buldum internetlerden kendisini tasvir eden, artık lastik derdin de yokmuş ya daha ne olsun.

Bir yakarış;

O beyaz ekranlarda gördüğüm kız arkadaşını eve çağırıp da kırmızı şarap with kırmızı et ikram eden delikanlı sözüm sana, şu soğuk kış günlerinde çıkarsaydın düdüklü tencereni, bir kuru fasulye with soğan, bir mercimek çorbası with kızarmış ekmek yapsaydın da içi ısınsaydı kızcağızın hayvan herif.

Daha güzel olmaz mıydı?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder