the doctor der ki; people assume that time is a strict progression of cause to effect, but *actually* from a non-linear, non-subjective viewpoint - it's more like a big ball of wibbly wobbly... time-y wimey... stuff. zaman bulamadım bloga yazmaya gibi bahaneler pek bir yavan kaçıyor. gündem yoğun, hanefi avcı diye bir şahıs çıkıyor, daha önce ışıkların bir dakika söndürüldüğü karanlıkta ortaya çıkıp bö demiş en son. şimdi işkence ettiği adam ile beraber aynı örgütte yer aldığı iddiasıyla içeriye alınmış. simon says, fethullah diye kitap yazmış vesayre. tek tip askerlik geliyormuş, yok gelmiyormuş, oniki ay olacakmış yok yok dohuz ay olacakmış, enee dört ay diyolar len şeklinde konuşmalar. yaprak dökümü babasının iç seslerinin salgılattığı bıktırıcılık hormonu + berberin kafama boca ettiği naneli olips aromalı losyon ile aldığım hal. ve bütün bu olanların üstüne bugün bindiğim dolmuşta kaptan kokpitinde, doçlandın köln şehrinin metalden simgesini görmem bir tesadüf olamaz. berber, dolmuş şöförcüsü, alman istihbaratı, bizim proje yöneticisi elele vermiş ülkenin [affedersiniz mode_on] .mına koyuyor.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder