Amatör kümede top koşturma denemeleri sonuç vermeyince, zorundamıyım da diyemeyince komutanım. emrinizdeyim. ama sivil hayatta daha fazla yararım işinize. beş yıl sonra beni nerede görmek istersiniz komutanım. en iyisi mi müsait bir yerde bırakın siz beni. ışıkları geçince de olur. bu hayattaki en büyük eseriniz ben miyim. naturalBornKillers mıyız biz. hiç beraber bot bağlamadık komutanım, bu da benim eksiğim olsun. iyisi mi bırakın siz beni. komşular bekler. apartmanın numarası da değişti yenice, gelirler de yanlış yerde ararlarsa, bulamazlarsa beni endişe ederler.
Minimalist müziğin güzide neferlerinden Philip Glass'ın 75. doğumgünü vesilesiyle açıkkaynaklı radyomuz npr'ın ortakçıları Times Square meydanında Glass'ın 1997 tarihli Monsters of Grace operasından The New Rule isimli eseri seslendirmişler. Kulaklarımızı kabartıyoruz.
Derken, bu eserin sözleri de Mevlana'nın bir şiirinden, Coleman Barks çevirisi ile gelmekte imiş ya. İşte o sözler;
There's an old rule that drunks have to argue
and get into fights.
The lover is just as bad. He falls down a hole.
But down in that hole he finds something shining,
worth more than any amount of money or power.
Last night the moon came
dropping its clothes in the street.
I took it as a sign to start singing.
Falling up into the bowl of sky.
The bowl breaks. Everywhere is falling everywhere.
Nothing else to do.
Here's the new rule: break the wineglass.
And fall toward the glassblower's breath.
23456 dan mspaintte (pentium ii 350 mhz) muz adam yapan, dahası bununla komşunun alamanya'dan gelme yeğenini etkileyebileyeceğini sananlara ithaf olunur. Birkaç fazlası için şu yandan.
Dökülen Kan Kilisesinin ordaki Park, Sankt Petersburg
Çarşı, arı maya tipli kokulu silgi kokuyordu dün bana. "..bütün algılar eksiktir- gözlemci deneyimlerine dayalı bir tahminde bulunarak "boşluğu doldurur". Ya da arzularına dayanarak. Ya da arzunun diğer yüzüne, yani tiksinmeye. Yani temel olarak, bulanık imgeler karşısında, bunları görmeyi beklediğimiz ya da görmek istediğimiz veya görmekten en çok ürktüğümüz şeylere dönüştürerek odaklanırız." * İçimdeki seksenler çocuğu öldü de, yabancı duyuları böyle mi algılamak istiyordu beynimin lobları, bir tamamlama hatası durumu mu yaşıyordum. Tüm bunları pek yakında öğrenecektim, eğer ki kırmızı hapı seçseydim. Ama işler güçler, rahat bir yaşama sahip olmaz özgürlüğü vardı. Voiceover da John Teller'a çevirelim kameralarımızı, ..but ultimately I learned the lesson that Goldman, Proudhon and the others
learned. That true freedom requires sacrifice and pain. Most human
beings only think they want freedom. In truth they yearn for the bondage
of social order, rigid laws, materialism, the only freedom man really
wants, is the freedom to become comfortable.
Bir armstrong'un ölümü, bir diğer armstrong'un da madalyalarının geri alınmasıyla geçen haftada, üçüncü armstrong'un herkesin bildiği şarkısının 16 farklı türde icrası. buyrunuz efenim.
Yeni sezon yaklaşırken, the women of doctor who isimli pre season belgeselini de izlemişken. Doctor who'nun en sevdiğim bölümlerinden birisinden gelsin. Vincent Van Gogh, doctor ile zamanda ileri yolculuk yaparaktan, o güzelim resimdeki yıldızların arasından pek tabii, nelere kâdir olduğunu görür.
...Barış Anneleri sınırın sıfır noktasına inmişti; tehditlere aldırmadan,
engellere direnerek “barış” diyorlardı. Kardelen Kadın Evi koordinatörü Mukaddes Alataş,
sınır ötesi operasyona isyan ederek “Biz bir şeyi eksik söyledik diye
mi gelmiyor barış? Hangi sözü, hangi çağrıyı eksik bıraktık? Askerle,
silahla olmadığını otuz senedir görmediler mi? Neden bir an için olsa
bile bize kulak vermiyorlar” diyordu. Barış Anneleri çatışmaların olduğu
yerde baş örtülerini çıkarıp atmışlardı. Olayları siyasetten sıyırıp
“kültürel açıdan” görmek isteyenlerin gözlerini kapadıkları “kültürel”
bir jestti bu; kadınlar kan davalarını durdurmak için örtülerini çıkarıp
attıklarında, bu örtülerle beraber kan davasını devam ettiren her türlü
değeri de çiğnemiş olurdu. Bu “kültürel” jest bir kez daha kanı
durdurmak ve “barış” demek için siyasî sahneye çıktı; kimse duymak
istemedi... Devamı
Binbeşyüzmetre adağımı yarın koşuyorum. hayat çok güzel. Peki yarışın sonunda kızlar sevinirken aradan kafasını sokan başbakan nedir ya. cimnastik bu olimpiyatların benim için favori izlencesi idi. geyikli makas. kartal duruşu (hey gidi benjamin. genemifutbol). salto. ikibuçuk burgu. kartvil. ve hatta uslu durursanız şurdan çoklu pozlama tekniği ile çekilmiş birtakım güzel fotoğraflara erişebilirsiniz. parodoks: gargamel'in uslu olmadığı halde şirinleri görmesi. disk atmada altın madalya alan alaman abinin engelli denemesi. atlet manifestosu. akıntıya karşı slalom kano yarışları. e tabiki de usain bolt. ikiyüzmetre de jamaika üçlemesi. yüz metre engellide, nevin yanıt nasıl kalbimi kırdı. brezilyalı orta saha kılıklı tekvandocu servet. bemeiks marka velespitleriyle hoplayıp zıplayan yeryer yere düşen, dizleri uf olan lakin bir tendürdiyot sürenleri olmayanlar. yannick agnel.
“Uluslar, aileler gibi, kendilerine rağmen büyük adamlar çıkarır.
Çıkarmamak için bütün güçlerini kullanır, her şeyi yaparlar. Bu yüzden,
büyük adam, ortaya çıkmak adına milyonlarca insanın yarattığı direncin
gücünü alt edebilecek bir saldırı gücüne haiz olmalıdır.”
-- Baudelaire.
oscar pistorius. masai kabilesinin ilk altın madalyası. ülkesiz atletler. havuzaltıkamerası. nerdeoilkolimpiyatlar. hangisi bizim atasporumuzdu geyikleri ve atasporunda başarı tablosu. üç adım atlama. faul. disk atma. faul. yüksek atlama. faul. burcu ayhan'ın bu da mı faul be dercesine çıtaya çarpıp da düşürmemesi. dekatlon. triatlon. ortaokul lise yıllarının vazgeçilmez sporu masa tenisindeki çin menşeili sporcu hakimiyeti. merve aydın ve olimpiyat ruhu geldiysen üç kere hu de. tabiki laffalympics, bir nesile olimpiyat ruhunu aşılayan. lens kapağını çıkarmayı unutan fotoğrafçı. ve dahi kaçanlar. dingonun ahırından bildirdim.
Fransız yönetmen Franck Dion'un kısa filmi Edmond was a donkey kafka'nın die verwandlung'unun bir çevrimi gibi görünüyor fragmanıyla. İlgi çekici, ısrarla bekliyorum.
Ben
köylüleri köylerde seviyorum. Kentlerin köy davranışlarını bırakmayan
köylüler tarafından sarılması tedirgin ediyor beni. Köylerin de
kentliler tarafından sarılması. Her ikisi de çarpık bir gelişme. Tezer Özlü
Bana su verdi der quasimodo notre dame de paris'te (su verenlerin çok olsun esmeralda), paralel evrende başka bir diyarda bunun susadım çeşmeye içmez olaydım'a döneceğini bilmeksizin.
Türkiye'de pek örneği görükmese de frenk memleketlerinde viral reklam çalışmaları kapsamında olsun efenime söyliyim tamamen eğlence amacıyla olsun çok da yaratıcı örneklerine rastlanan bir blitzkrieg saldırısı kıvamında olayların geliştiği bu eylemce/gösterilerden bir demet sunuyorum sizlere, izlemeye doyamayın inşalla. Fontum verdana uçurdun beni daldan dala. Evet.
Star wars deyince akan sular akmaz, vantilatör susmaz olur. tabi. Işın kılıcıyla yapılacak ekmek arası lavaşkritleri göreceğimiz günler yakındır. Bu arada sıralama kafamın randomlama bozuna göredir, takılayım demeyin.
Ip man stayla insanı olarak kılıçla işimiz olmaz lakin easy mode bir törd pörsın şutır kıvamındaki bu atraksiyon da eğlenceli duruyor.
Bir reklamlama örneği, hem de canımız brüj'ümüzün de yer aldığı güzide ülke belçika'da.
Ne yalan söyliyim flashmob aktivitelerinin klasik müzik aktivitesi içerenlerinden daha bir hoşlaştım, viral reklam da denilebilir mi denilemez mi tartışmalar sürerken bir klasik müzikli flashmob ile de bültenimizi kapatacağımın spoylırını verir hayırlı pide+tereyağ+tulumpeynirileri dilerim.
Ravel seni geç tanıdım Bolero'nu çok sevdim, 2008 yılının bir siyasi tarih dersiydi felan feşmekan.
4. maç, seri aleyhte 2-1 takımın birinci skor opsiyonu altı faulden kenara gelmişken böyle bir oyun kurucunuz olması da yetiyor bazen. Uzatmada toplamda 3 basket, velakin mission accomplished.
“I told KG that it’s time,” he said. “We have to take the game over. At
that particular time in the game, when your leading scorer goes out,
you have to step up and make plays. And that’s what we did as a team. I
didn’t want to force anything. I didn’t want to be too aggressive
because I already had four fouls. I tried to get my teammates involved.
It’s not a one-man show.”
Mastodon'un son albümünü birsüre aralıksız dinlemiş bir fani olarak Türkiye'yi de kapsayan bir kuzeyamerika turnesi olsaydı bahsi geçen daha fazla heycanlanabilirdim lakin güzel posteri esgeçmemek amacıyla düşüyorum notumu buraya.
Asıl o değil de The Hunter'ın kapağını görünce bilinçaltında Guernica çağrışımı canlanan bir ben miyim merak etmiyor değilim.
İtalya ve müzik kelimelerinin bir kulağımdan girip diğerinden çıkması zarfında aklıma gelen iki isimden biri novembre. Grubun tüm albümlerini defalarca hatmetmiş olmama rağmen kendilerinin hatun vokalli (anon kalmasın, kendisi bir süre The Third and the Mortal'ın da solistliğini yapmış norveçli bir ablamızmış) cover (orj. Kate Bush) ları cloudbusting'i atlamışım. Bazı şeyler random olunca güzel dercesine denk geldi, bir süredir de döngüde. tavsiye artı rep.
