Senatus Populusque Neapolitanus

Senatus Populusque Neapolitanus

  • 0
Her insanın biri sağ omzunda diğeri sol omzunda olmak üzere günahlarını ve sevaplarını yazmakla sorumlu iki meleği vardır. Günahları yazan melek soldadır, sol dediğinde aklına günah gelmelidir zaten, başkaldıran, düzenbozucu insanların yönüdür sol. Sağ ise saflığın, muhafazakarlığın, iman gücünün yönü olagelmiştir hep. 
İşte bu günah ve sevapları yazmakla sorumlu melekleri, napoli'de dükkanlarda veresiye defterlerini tutsun diye kullanırlar. Sağda duran melek alacakları, solda duran melek ise borçları yazar.
 
This is how it always ends. With death. But first there was life, hidden beneath the blah, blah, blah... It's all settled beneath the chitter chatter and the noise, silence and sentiment, emotion and fear. The haggard, inconstant flashes of beauty. And then the wretched squalor and miserable humanity. All buried under the cover of the embarrassment of being in the world, blah, blah, blah... Beyond there is what lies beyond. And I don't deal with what lies beyond. Therefore... let this novel begin. After all... it's just a trick. Yes, it's just a trick. 

Jep Gambardella, La Grande Bellezza
Napoli sokaklarında gezinirken, insanların eski zaman peygamberlerini trafik levhalarında çarmıha gerdiklerini görürsünüz. Tanrı, yarattığı bu adaletsiz dünyadan dolayı olan utancından fotoğrafın ücra bir köşesine geçmiş, yüzünü gizler insanlardan. Güneyin öfkesinden korkan ikiyüzlüler ise kendilerini devletin güvenli kollarına, kuzey diyarına atmış işlerini nasıl kârlı hale getirebileceklerini düşünmektedirler. Napoli'ye gideceğinizi duyanlar, turist rehberleri sokaklarda yürürken cüzdanınıza, çantanıza vesairenize sahip çıkmanızı salık verirler, tekin değildir oralar. Velakin kuzey şehirleri için bu anlamsızdır. Siz de bilirsiniz ki ne yaparsanız yapın moda devlerinin ağzınızı sulandırmasına ve bununla gelen para harcama isteğine karşı koyamayacaksınız.

I put my heart and my soul into my work, and have lost my mind in the process. 

Vincent Van Gogh

Yarattığı resimlere küsmüş bir ressamın hikayesi bu. Yaratmanın verdiği salt zevki duyduğu gençlik yıllarını geride bırakmış, artık beğenilmemekten yorulmuş bir adamın hikayesi aynı zamanda. Tezgahını, mozzarella ve domates soslu kızartılmış pizza satan büfenin tam karşısına açar sabahtan. Bir kaç kez kendi yerine tezgah açan diğer sokak satıcılarıyla tartıştıktan sonra yerini herkese belletmiş. Zaman zaman bu durum aklına geldikçe hafifçe gülümsediğini görebilirsiniz. Bir de, yoldan geçen birisi dikkatli gözlerle resimlerine bakarken gizlemekte zorlandığı bir gülümseme yerleşir yüzüne. O anlarda, resimleri insanların özenle yaptırdığı çerçevelerin içini doldururken kendisinin de onlarla nasıl gurur duyduğunu düşler.

Napoli'nin ünlü şapkasının baştan başa dolaşırken, insanlar arasında karma puanlarına dayalı olarak bir transfer işlemi yaptığına inanılır. Bir dürüme ortak olabileceği kadını bulmuş adamın, dünyayı güzelliklerden ibaret görmesini sağlayan pembe filtreli dünya görüşünden alır biraz..

Ve tek başına sokakları arşınlayan, uzaklardan gelmiş bir gezgine verir. Biraz da şarabın etkisiyle dünya eskisinden çok daha güzeldir gezgin için de..


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder