Serengeti Hikayeleri #2

Serengeti Hikayeleri #2

  • 0

dünyanın uzak bir köşesinde, vahşi yaşam ile içiçe bir çadır kampındaydık. serengeti'deki ilk günümüz tamamlanmıştı. göstergelerde kendimizi özel hissetmemiz için gerekli bütün değerlerin sağlandığını açıkça görülüyordu. rehberimiz ile birlikte çadırı kurarken bir yandan da kendisinin tembihlemelerine maruz kalıyorduk. söylediğine göre dışarda bıraktığımız takdirde ayakkaplarımızın sırtlanlar tarafından mahvedilme olasılığı bile vardı. çevrede ooo adrenalin nidaları yankılanırken ben düşünceler içersindeydim. lojmanda büyümüş ve ilk vahşi hayat tecrübesini şeker bayramında dış mahallelere şeker toplamaya açılarak gerçekleştirmiş bir çocuk olarak geldiğim nokta inanılmazdı.

***

keşke diyorum zaman tam da herşeyin ne kadar inanılmaz olduğunu düşündüğüm o anda sabitlenseydi. ah sabitlenseydi de alttan almak zorunda kaldığımız karşılaştırmalı mutluluk dersinden bari bu sefer geçseydik.

***

siz ki bayram tatilini birleştirmiş fanilersiniz, ilham verici hikayeler için getirilmediniz bu dünya'ya.

globalleşen dünya ülkemizin jeopolitik önemini azaltmamış aksine arttırmış, ülkemizin doğu ile batıyı birbirine bağlayan köprü özelliğini daha da önemli kılmıştır. bununla birlikte globalleşen dünya bir şey daha yapmıştır. insanların tatil için dış ülkelere daha çok ve daha rahat seyahat etmelerine olanak sağlamıştır. günümüzde insanlar, bodrum veya çeşme'nin çok bozması karşısında çaresiz değiller. kampanyalı uçak biletleri, vizenin neden insanlık dışı bir uygulama olduğu tartışmaları, almanya bize taktı abi muhabbetleri artık orta sınıfın günlük sohbetinin vazgeçilmez birer parçası. 
e böyle olunca tanzanya'da bizden gayrı türkiyeli maceraperverler görmek de kaçınılmazdı. yine de, bizim tersimize, ayak izinin daha az olduğu patikayı takip ederek alışılmamış tatil planını oluşturmuş bir türkiyeli görmemiz, mutlu dünyamızda derin yaralar açılmasına sebep oldu. bizim göremediğimiz avı görmüş, fotoğrafını çekemediğimiz bütün o anları hapsetmişti kamerasına. tek başına gezdiğinden mütevellit çok fazla selfie çekmek zorunda kaldığından yakınıyordu ama olsundu. 
sohbetimiz ilerledikçe mutluluğun çan eğrisinin eteklerinde sallanmaya başlamıştım artık. serengeti'de son gününe geldiği safari macerası sonrasında - her ernesto gibi - motosikletine atlayarak o doğu afrika ülkesi benim bu doğu afrika ülkesi yine benim şeklinde seyahat edeceğini de duyunca mutlu olmak için hiçbir şansım kalmamıştı. kim bilir hangi maceradan hangisine atlayacaktı ben istanbuldayken. ve kim bilir belki bu süreçte yaşadıklarını ilham verici hikayelerle dolu blogunda paylaşacaktı, ben de mail grubundan mail grubuna dolaşan bir hikaye olarak rast gelecektim.

***
 
günün burdan sonrasında neler olduğundan bahsetmeye lüzum görmüyorum ama o'nun macerasının nasıl geçtiğini öğrenirsem kesinlikle paylaşırım.







Hiç yorum yok :

Yorum Gönder