Anarşizm

  • 0
1. anarşizm: anarşizm, yunanca komutansız, yöneticisiz, efendisiz anlamlarına gelen anarkhos’tan, anarşist toplumun ideali olan anarşiyse otoritenin yokluğu anlamına gelen anarkhe kelimesinden türetilmiştir. anarşizm yöneticisiz, iktidarsız bir toplumun ütopyasıdır. yönetimsizlik ilkesine dayanır. (1)

2. anarşizm neden bir ütopyadır? yönetimsizlik ilkesi ideal bir durumu işaret eder. ideal bir durumsa ne bütünüyle tasarlanabilir, ne de bütünüyle gerçekleştirilebilir. ideal olana yalnızca yaklaşılabilir. ideal bir toplum tasarısı olan anarşizm bu nedenle bir ütopyadır. adım adım kendisine yaklaşılan bir toplum ütopyasıdır. insanlığın önünde sonsuz bir ödev olarak duran bir ütopya. insanın insanlaşması, özgürleşmesi sonsuz bir süreç olduğundan anarşist topluma da ancak yaklaşılabilir. (2)

3. anarşizm nasıl bir ütopyadır? insanların birbirleri üstünde baskıyla egemenlik kurmaya çalışmadığı, birbirlerini ezmediği, sömürmediği bir dünya ütopyasıdır. hiçbir alanda yaptırımın, zorlamanın olmadığı bir yaşama biçimidir düşlenen. insanın her alanda yabancılaşmasını kırdığı, kendisiyle, kendi dışıdaki bireylerle, doğayla tanışık, barışık olduğu toplumsal yapının ütopyası. kimliklerin kişiliği örselemediği, tersine varsıllaştırdığı, yaşamın birlikte üretildiği bir dünyanın düşü. kimsenin öbürünü yargılamadığı, barış içinde kendi kendisini yargılayan, kendi yaşamını ele geçiren özgür insanı barındırabilecek bir ütopyadır. (3)

4. anarşizm neden trajiktir? anarşizm her türlü iktidara, iktidarın neden olduğu haksızlığa karşı çıkar. bu nedenle iktidar karşısında kazanılan geçici her zaferden sonra iktidar olmamak için kendini ortadan kaldıracaktır. böylece anarşizm kendini yakıp yıkacak, sonra küllerinden yeniden doğacaktır. ömer naci yokoluş-diriliş sürekliliğini anarşizmin biricik gerçekliği, haklılığı olarak görür. insanın zorlanmadığı bir yaşamın, insanın insanlığından yana olmanın, özgür bir dünyanın düşünü kurmaktır anarşizm ömer naci’ye göre. yolun sonunda olmayı değil, yolda olmayı gösterir bu durum da. anarşizm ütopyası yolda olana ışık olabilir yalnızca. (4)

5. anarşizm neden düzene karşı çıkar? varolan toplumsal düzenlerin tamamı bozuktur. bu bozuk düzenler insanların mutluluğuna hizmet edemezler. hiçbir düzen adaleti, eşitliği, özgürlüğü sağlayamayacağından, her düzen insanı insanlığından çıkaracaktır. bu nedenle anarşist ütopya, bütün ayrıntıları önceden belirlenmiş bir düzen biçiminde önerilmez. çünkü düzenin olduğu her yerde düzenleyen-düzenlenen, yöneten-yönetilen çelişkisiyle buna bağlı olarak ezen-ezilen, sömüren-sömürülen zıtlıkları kaçınılmazdır. bu nedenle ilk elde düzen hedef alınmalıdır. (5)

6. “düzen” kavramıyla örtülmek istenen sömürü, baskı, adaletsizliktir. bireyler, bireysel farklılıkları unutturularak tektipleştirilmeye çalışılır. düzen kavramıyla örtülenin, yapılmaya çalışılan tektipleşminin farkına vararak düzen örtüsünün yırtılması gerekir. düzen örtüsü ancak bireylerin saydamlaştığı bir durumda yırtılabilir. bu durum kaos olarak nitelendirilir. ancak kaos mutlak düzensizlik anlamına gelmez. kaosla insanların birbirinin kurdu olduğu yabanıl bir ortamdan da söz etmezler. insanların bir arada bulunuşu baskıyla kurulmuş bir düzenle değil, kendiliğinden bir düzenle sağlanabilir. insanların, toplumsal kurumların saydamlaştığı bir durumu işaret eder bu da. (6)

7. anarşistler hangi önermeler üzerinde ortaklaşmalılar? ömer naci’ye göre, anarşistler iki önerme üstünde ortaklaşmalılar. insan özgürlüğüyle insan doğasını savunmak. özgürlük, bütün değerlerden daha üstün tutulan değerdir. yaşama hakkından sonra gelen bütün değerler özgürlüğün altına koyulabilir. özgürlüğün altına koyulan her değer de özgürlük adına feda edilebilmelidir. çünkü insanın en önemli arayışı özgürlük arayışıdır. hiç kimse, özgür olmamayı istemez. insan, ancak bütün insanların özgür olduğu bir dünyada özgür olabilir. insan doğasıysa iyidir. tıpkı parçası olduğu doğa gibi üretken, yaratıcıdır. insanın bu yanı köreltilmektedir. insanın yaratıcı, üretken doğası kendiliğinden düzenle olanaklıdır. (7)

8. kendiliğinden düzenin dayanağı nedir? kendiliğinden düzenin temelinde insan doğası vardır. ömer naci’ye göre insan doğası iyidir, insan özünde masumdur. insan doğasında kötülüğü, şiddeti, suçu barındırmaz. suç işleme eğilimi insanın dışındaki etmenler nedeniyle oluşur. her türlü mülkiyet, iktidar biçimleri nedeniyle. suçu, suçluyu yaratan devlettir. kendi meşruluğunu sağlamak amacıyla insanı gizli suçlu ilan eder devlet. suç toplumsal bir görüngeyken suçlu olan bireydir. ömer naci’ye göre toplumsal olan kişinin üstüne yıkılmıştır. devletin ortadan kalkışıyla suçlu kılma işlevi de, dolayısıyla suç da ortadan kalkacaktır. (8) birlikte yaşayan insanların ille de suç işlemeyeceklerini şu örnekle açıklar. insanların birbirlerini tanıdıkları küçük yerleşim birimlerinde, küçük gruplarda suç denebilecek eylemlere rastlanmaz. anlaşmazlıklar oluşursa da sorunu kendi aralarında çözebilirler. (9)

9. kendiliğinden düzen yolunda hangi adımlar atılmalı? insan doğasının iyi oluşu baskı olmadan da birlikte yaşayabilmemize olanak sağlar, ama tek başına doğamızın iyi olması birlikte yaşayabilmemiz için yeterli değildir. insan doğadan kopmuştur çünkü. doğadan kopuşla insanın hem doğaya hem kendisine yabancılaştığı sürecin başladığını da söyleyebiliriz. doğadan kopamasaydı insanlaşamayacaktı, kopuşu zorunluydu. doğadan kopmasıyla, doğaya karşı mücadele etmesiyle, doğayı parçalayarak bilmeye çalışmasıyla birlikte insan da parçalanmaya, kirlenmeye başladı. doğaya karşı yarattığı her şeyle kültürü oluşturdu insan. kültürün insanların yaşam tarzını oluşturduğunu, insanın hem doğal hem kültürel bir varlık olduğunu da söyleyebiliriz. kültürü yaratan insan, aynı zamanda taşıyıcılığını da yapar kültürün. böylelikle kültür hem insanlaşmamızı sağlar hem insanlıktan uzaklaşmamıza neden olur. insanlaşmamızı sağlaması nedeniyle kültürü yok sayamayız. insanlıktan uzaklaşmamıza neden olduğu için kültürle mücadele etmemiz gerekir. kültürün yok sayılması anlamına gelmemelidir bu mücadele. kültürle ancak karşı bir kültür yaratarak mücadele edebiliriz. (10)

10. nasıl bir kültür? kültür, yaşadığımız toplumsal ortamdan bağımsız olmadığı için olumsuz yönlerinden temizlenmelidir. doğaya bakışımızın, insana bakışımızın değişmesini gerektirir bu da. hem doğaya hem insana bütünlüklü bakmamızı... bütünlüğü sağlamak amacıyla da insanın kendini yeniden keşfedebilmesi, kendini tanıması, bilmesi, doğasındaki yetileri ortaya çıkarabilmesi, kültür unsurlarına başvurması gerekir. felsefeye, bilime, sanata... bütünlüğünü yeniden kurabilmesi için, tinsel kirlenmeden kurtulabilmesi için başkaca bir yolu da yoktur. (11)

11. kültüre karşı kültür mücadelesi nasıl olmalıdır? kültür, toplumsal varoluşun düzenlendiği biçimli yapıdır. kendini en açık olarak dille gösterir. bu nedenle dilin biçimlenişi, cümlenin olağan düzeni bozulmalıdır. çünkü varolan dilin içinde kalarak üretilen söylemlerle iktidar devrilemez.(12) bütün dillerdeki söylemler erkek egemendir, iktidarın dayatmalarıdır. söyleme karşı çıkmak anlamı tersine çevirerek, varolan söyleme göndermeler yaparak sağlanamaz. başkaldırı dile karşı dille yapılmalıdır. bunun yolu da dilin varolan yapısını bozmaktan geçer. (13)

12. sanatın, bilimin, felsefenin sonu geldi demektense sanata sanatla, bilime bilimle, felsefeye felsefeyle yanıt vermek gerekir. modern sanatla karşımıza çıkan eserlerde ölçüt olmadığı için modern sanatla mücadele edilmeli. bu mücadele varolan tüm ölçütlerle olduğu kadar ölçütsüzlükle de olmalıdır. ölçütsüzlük, sanatı sıfırlamak, hiçleştirmek, sanatın sonunu getirmektir. bunlara karşı çıkan sanatçılar kendi kurallarını, ölçütlerini kendileri koymalı, koydukları kurallara, ölçütlere uymaldır. bunu yaparken de kendilerini hiçbir putla, otoriteye sınırlamamalılar. (14)

13. bilim bir kenara atılamaz, çünkü bilmeyi istemek insanın doğasında vardır. çevresini bilmek, tanımak, dünyada kendine bir yer bulmak ister insan. bu nedenle bilime değil, bilim despotizmine karşı çıkılmalı. bilimin insan yaşamını bozan, doğaya yabancılaşmasına, kendisine yabancılaşmasına neden olan yönleri temizlenmelidir. çünkü bilim değil, bilim politikalarını uygulayan otoriteler düşmandır. bilimde kullanılan çözümleyici bakış doğayı bilmek için parçalamayı gerektirir. doğa üstünde egemenlik kurma söylemiyle yola çıkan çözümleyici bakışla aslında insan üstünde egemenlik kurulmaya çalışılmaktadır. çünkü insan doğanın bir parçasıdır. doğadan ayrı düşünülemez. bu nedenle bilim de doğaya bütünlüklü bakmalı, doğayı gördüğü gibi gözlemlemeli, doğanın da canlı olduğunu göz ardı etmemelidir. (15)

14. felsefenin temelinde her şeyin kökeninde varolan nedir sorusu yatar. o güne kadar verilen yanıtlarla yetinmeyen felsefe, dünya görüşünün doğrultusunda soruya yeni yanıtlar arar. bu nedenle felsefe varolan düzenlerle bağdaşmaz. varolanın ardındakini görmeye, gördüğünü çözümlemeye çalışır. felsefenin çıkış noktası sorgulamadır. düzenle uzlaşan felsefeyeyse felsefe değil, ideoloji demek daha uygundur. felsefe, felsefe otoritelerinin elinden kurtarılarak yeniden yaşama sokulmalıdır. her insanın bir dünya görüşü olduğundan her insan felsefe yapabilir. görüşlerini temellendirmek, sistemleştirmek amacıyla da felsefeye başvurmak zorunludur. (16)

15. teknik mi teknoloji mi? insanlar kültürü oluştururken önce tekniği, sonra da teknolojiyi oluşturdular. böylece tinsel kirlenmeye fiziksel kirlenme, çevre kirliliği de eklendi. teknik de teknoloji de iktidar üretir. ürettikleri iktidar arasında yalnızca niceliksel fark vardır. bir insanı kırbaçlamakla üstüne bomba atmak arasındaki fark gibi. teknik, doğal nesnelerle güçleri kullandığından, nesneleri yapısal olarak değiştirmediğinden kirlenmeye yol açmaz. ama teknoloji nesneleri yapısal olarak değiştirdiğinden doğaya zarar verir. bu nedenle ömer naci tekniği teknolojiye yeğler. (17) ürettikleri iktidar açısından tekniğe de teknolojiye de karşı çıkmak gerekir. insanlara teknolojinin sunduğu yararlar kadar zararlar da gösterilerek teknolojiye daha eleştirel bakılması sağlanmalıdır. insanlığın kurtuluşu için teknolojinin de havaya uçurulması gerekir. ama açlıkla, kötü yaşam koşullarıyla yüz yüze olan milyonlarca insanın varoluşu teknolojiye karşı çıkmanın önündeki en büyük engeldir.yalnızca gerçek ihtiyaç nesneleri üretilir, fetişleşmiş metalar ortadan kalkarsa, teknoloji de belli ölçüde, en azından belli alanlarda sınırlandırılmış olur. nesnelerin yapısını bozmayacak teknolojilerin geliştirilmesiyle doğaya verilen zarar azaltılabilir, doğa kendisine verilen zararla başa çıkabilir. (18) ömer naci’ye göre, teknoloji diktatoryasına karşı durmak gerekir. çünkü teknoloji, teknoloji ürünü araçlar insanla doğa, insanla insan arasına barikatlar kurduğu için bunlara neden olmayacak teknolojiler geliştirilmelidir.(19)

16. devlet: insanın araçlar kullanmasıyla, kullandığı araçları geliştirmesiyle birlikte artıdeğer ortaya çıkar. arıdeğerin güvenceye alınması için de devlet... topluluk içinde doğal özgürlük durumundaki yaşam da böylece bozulur. devletle birlikte başlayan tarih, insanın üstüne kurulan egemenliklerin tarihidir. ilk devletler köleci devletlerdir. bu aşamada insan doğal meta durumundadır. alınıp satılırken hiçbir söz hakkı yoktur. ikinci aşama feodal devlet aşamasıdır. insan işlediği toprakla birlikte alınıp satılır. köleci aşamayla karşılaştırıldığında üstündeki iktidar bir parça azalmıştır. kapitalist devletteyse, beden yerine onun bir ürünü olan emek alınıp satılır. tarihsel süreç özgürleşme sürecini, anarşist ütopyanın olabilirliğini gösterir. emeğin alınıp satılmadığı, devletsiz bir topluma gidişi. (20)

17. kapitalizm: kapitalizm, ekonomik sistem olarak üretim-tüketim-üretim ekseninde gelişir. tüketim için üretim nasıl gerekliyse, üretim için de tüketim gereklidir. pazar sınırlı olduğundan üretim, üretilenlerin tüketilmesiyle olanaklıdır. teknolojik gelişmelere paralel olarak üretim hem kolaylaşmış hem de bollaşmıştır. kapitalizmin geldiği bugünkü aşamada gereksinim duyulan nesnelerden çok fetiş nesneler kaplamıştır pazarı. yoğun reklam kampanyalarıyla insanlar gereksinim duymadıkları metalara yöneltilmiş, o metayı satın alarak toplumsal statü elde ettiğini sanmaya başlamıştır. insanlar biliçlendiğinde, gerçekten gereksindikleri metalar dışındaki metalara yönelmediklerinde, fetişleşen metaların ortadan kaldırılması zor olmaz. meta değiş tokuşunu aracı olarak ortaya çıkan para, ticaretle üretimin gelişmesiyle birlikte araç olmaktan çıkarak amaçlaştı. böylece para da fetişleşerek sanallaşmıştır. para, borsa aracılığıyla kapitalistten bağımsız bir duruma gelmiştir. sanallaşan paranın iktidarı da eninde sonunda sanallaşacaktır. (21)

18. eğitim: bu aşamaya gelebilmek için insanın biliçlenmesi, tinsel kirlenmeyle fiziksel kirlenmeden arınması gerekir. çünkü kirlenme, hem insanın hem kültürün hastalığına işaret eder ömer naci’ye göre. insanın yeniden bütünlüğünü sağlayabilmek için sağlıklı bir kültür oluşturmamız gerekir. bu noktada nasıl bir eğitim sorusu gündeme gelir. ömer naci’ye göre, kendini yargılayabilen, yaşamına söz geçirebilen, özgüveni olan insanların yetiştirilmesini amaçlamalıdır eğitim. bunun yolu da yaşamın doğal akışından kopuk olmayan bir eğitimden geçer. eğitimle yabancılaşmanın kırılması, kültürün olumsuz özelliklerinden insanın arındırılması amaçlanmalıdır. bilgi yeniden yaşamın hizmetine sokulmalıdır. kapitalizmin gereksediği dikey olarak örgütlenmiş, tek bir işte uzmanlaşarak yaratıcılığı yok edilmiş bireyler yerine, gizilgüç olarak her insanda bulunan yaratıcılığı geliştiren, insanın varlık bütünlüğünü sağlayan bireylerin yetiştirilmesini amaçlayan bir eğitim gerekir. (22)

19. burada sözü edilen eğitimle amaçlanan zihinsel devrimdir. ama zihinsel devrim de ortaya çıkabileceği yaşam koşullarına gereksinme duyar. kapitalist sistemde bu koşulların olmadığını söyleyebiliriz. bu durumda ne yapılması gerekir? zihnsel devrimi sağlayacak ateş hırsızlarının yardımı gereksenir. filozofların, sanatçıların, biliminsanlarının, her meslekten aydınların... (23)

20. devrimle amaçlanan toplumsal örgütlenme nasıl olmalıdır? yardımlaşma temeline dayanan, erkin küçük gruplar arasında bölünerek yok edildiği bir örgütlenme. yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru yapılacak örgütlenme bütünüyle gönüllülüğe dayanır. dikey değil yatay ilişkiler geliştirilir. ömer naci soykan’a göre, örgütlenmeye bütünüyle karşı çıkmak yerine örgütlenmenin insan yaşamı üstündeki baskısını önlemek gerekir. (24) çünkü anarşizmin her alandaki biricik ölçütü insandır. amaçlanan doğasına yabancılaşmamış insana ulaşmaktır. (25)

dipnotlar
1. ömer naci soykan, özgürlük ve sürekli barış yolunda anarşizm, insancıl dergisi
2. soykan, a.g.e.
3. soykan, a.g.e.
4. soykan, anarşizmin trajikliği
5. soykan, özgürlük ve sürekli barış yolunda anarşizm, a.g.e.
6. soykan, a.g.e.
7. soykan, anarşizmin felsefesi özgürlüktür, efendisizler dergisi, sayı 5.
8. ömer naci soykan, bir anarşistin seyir defteri, kaos yayınları, istanbul, 1998.
9. soykan, özgürlük ve sürekli barış yolunda anarşizm, a.g.e.
10. soykan, a.g.e.
11. soykan, a.g.e.
12. soykan, toplumsal varoluş ve anarşist, felsefe dünyası
13. soykan, bir anarşistin seyir defteri, a.g.e.
14. soykan, a.g.e.
15. soykan, anarşizmin felsefesi özgürlüktür, a.g.e.
16. soykan, özgürlük ve sürekli barış yolunda anarşizm, a.g.e.
17. soykan, a.g.e.
18. anarşi ve felsefe, ömer naci soykan’la ahmet inam söyleşisi, efendisizler dergisi.
19. soykan, bir anarşistin seyir defteri, a.g.e.
20. soykan, özgürlük ve sürekli barış yolunda anarşizm, a.g.e.
21. soykan, a.g.e.
22. soykan, a.g.e.
23. soykan, a.g.e.
24. soykan, anarşizmin felsefesi özgürlüktür, a.g.e.
25. soykan, bir anarşistin seyir defteri, a.g.e.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder