bilmezdim bi cafeye oturmanın bu kadar zor, insanların bu kadar yapmacık olduğunu demek istemiyorum yeni karşılaştığım bir durum değil aslında bu- hem de söyliyeceğini şiirsel sözlerle ifade etmenin modası geçmiş olsa gerek diye düşünüyorum - ama şu da var ki insan bazı şeyleri her gördüğünde tekrar tekrar şaşırır ya hani - deja vu mu - öyle haller içersindeyim. oyun hamurundan yapılmış insanlar öyle hızla - mitozla- çoğalabiliyor ki ürküyorum - kendimden şüphe etmek mi o da nesi, hele ki şurda kendim kendimeyken - bu tekrarlı hissi kısa zaman içinde çokça yaşayabiliyorum, midemdeki bulantı, masadaki titreme, ortalıktaki duman,ortalıkta gezinen tripcanlar, kolumdaki sızı. (bkz: çok şakacıdır kendisi)

not: şu an gelen bi haberi de geçmek istiyorum burdan.. tatlısu solculuğunda yaş sınırlaması kalkmış, artık orta yaşlı olmaya gerek kalmadan tatlısu solcusu olunabiliyormuş.. selamlar

*ah ses titremesi ve çatallaşması! yüzyılın belaları!.. onlar, nice insanı yok eden, en şaşalı sinirlenmelerin tam ortasında patlayıveren küçük sürprizlerdir. sinir, hangi kelimlerde çatallaşacağını kendi seçer. bir keresinde, bir caddenin tam ortasında, uğradığım bir haksızlık sonucu içimden çağıldayarak gelen sesler, ağzımda çatallanarak ve tizleşerek şu kelimeleri seçmişti: "tavuk muyum lan been!" aslında uğradığım haksızlık sonucu 'yolunduğumu' hissettiğim için ve dünyamızda yolunan hayvanlar arasında tavuklar ön planda olduğu için, o an yaşadığım sinir, bu cümleyi seçmiş ve beni bir tavuğa dönüştürmüştü....

Fırat Budacı

kendini komünist\sosyalist\solcu olarak tanımlayıp, sosyal hak, sendika laflarını ağzından düşürmeyen ama tek yaptığı popülizm olan'a..

*Benim için dünya binlerce "belki" ile dolu…
Dürüst bir insanım Milena. Esaretin izin verdiği kadar dürüst. Bir şeklimle herkese benzemeyen farklı bir yön var bende. Huzur içinde bir dakika bile çok görülmüştür bana. Her şeyi savaşarak kazanmak mecburiyetindeyim. Sadece geleceğimi değil geçmişimi de kendim yaratmak zorundayım. Dünya sağa dönüyorsa bu ritme uymak için benim sola dönmem gerekiyor. Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?

Franz Kafka

bir
Nuri
Bilge
Ceylan

karesi çekmek,
Cannes' da ödül almaya yeter mi..

bilgisayar kasası taşıyan adamı gördüm geçenlerde bizim buralarda, koluna dizüstü bilgisayar taşıyan kızı takmış ilerliyordu yolda.. ama nası bi özgüven gelmişse, emin adımlarla ayağındaki terlikleri cıps latarak öyle bir yürüyordu ki gözümü alamadım kendisinden. ama kız arkadaşına bakıyorum sandı sanırım, netekim ben bile taktım koluma sevgilimi sen hala.. der gözlerle baktı bana. ben istesem bulurum ki kız, hem kız konularında nietzsche gibi düşünüyorum ben. der gözlerle baktım ama çoktan gitmişti, derken bakışlarım garsona denk geldi, anlamamış olacak ki ye de yemeğini kalk git der gözlerle baktı bana. yedim yemeğimi, çay istedim, vermedi, gittim.

bu aralar kafayı internette dolanan template ler üzerindeki lorem ipsum... diye başlayan yazıya taktım araştırdım taa m.ö 4.yüzyıldan beri kullanılıyormuş matbaacılar tarafından. cicero'dan alınmış sözlerle başlayıp sallama şekilde devam ediyormuş bu yazılar şöyle ki..

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit. Aenean libero
lectus, accumsan vitae, dictum eget, interdum ut, elit. Donec tristique
leo id diam. Pellentesque habitant morbi tristique senectus et netus et
malesuada fames ac turpis egestas. Integer tempus risus et dui. Ut sit
amet massa sed orci lacinia dignissim. Vestibulum ut tellus eu ante
facilisis sagittis. Proin est ante, porttitor at, aliquet non, mattis
ut, leo. Morbi vehicula mi eget sem. Aliquam nec mauris at velit
volutpat dictum. Fusce viverra nunc in felis. Proin pharetra aliquet
sapien. Nunc tincidunt condimentum augue. Aliquam pede risus, eleifend
eget, luctus non, volutpat nec, magna. Nunc convallis. Cras malesuada
urna. Sed at lacus at lacus sagittis molestie. Cras nisi mi, luctus
pharetra, rutrum eu, scelerisque sit amet, nulla. Integer venenatis
accumsan urna. Pellentesque et pede. Maecenas rutrum, elit sed ornare
venenatis, magna diam elementum est, sit amet lacinia diam dui ut diam.

dünyada bir ilk...

klozet taşıyan adam saat 18:25 itibariyle bornova'daydı.

insanın amacının olması çok garip geliyor bana. büyüyünce hayvanat bahçesi müdürü olca diyen çocuk hata yaptı zamanında. oyunun bütün kurallarını kabul etti. halbu ki oturmasa masaya kenarda dursa, perdenin arkasına geçse, burası benim evimmiş, ben burda yaşıyomuşum dese. ne güzel olurdu. peki herşeyin altında bi anlam arayanlar mı, yoksa herşeyi anlamsız bulanlar mı daha yükseğe zıplayabiliyor ? cevap hiçbiri. en yükseğe ben zıplıyorum.

kalbin kadar temiz sayfa

*bu şiir böyle değildi
bu şiir çok başkaydı
yazamadım
üstüne gitseydim yazardım
kıyamadım

sipariş üzerine yazılmadı
bu şiir
antolojiye mantolojiye alınmadı
bu şiir

bu şiir şiir diil.

Vedat Özdemiroğlu

bir parçacık aynı anda birden fazla durumda olabiliyormuş. kediye baksan o da aynı anda hem canlı hem ölüymüş. artık depresif hale kediye uzatsak mikrofonu "ben ölmüşüm de gömenim yok " der mi acaba..