Fill in the Blanks TU

  • 0
previyısli on..

tuvalete giden yol uzun. koridor, sağda mutfak, solda kapı. tuvalet karşıda. işedi. işerken aklında prostat kelimesi. bir fısım tuvalet kokusu. doğru televizyon karşısı koltuğuna. ayak ayak üstüne attı, çoraplarının tiftiklerini yolmaya başladı. halı siyah noktalardan geçilmiyor zaten. temizlik yapmak gerek. mutfaktan gırgırı getirdi. gırgır kullanma teknikleri 101 dersinden kaçmasaydı keşke. bir türlü beceremiyordu halıdaki pislikleri verimli biçimde toplamayı. boşa çaba. gırgırın topladıklarını mutfak balkonundaki poşetin içine boşalttı. fırınüstü ocağına bakarken, akşama ne pişirsem diye düşündü dönüş yolunda. aklına bişey gelmedi. eldekiler dahilinde yapılabilecek pek bir seçenek de yoktu ya hani. annesinin gönderdiği tarhanadan bir tutam ile, geçen hafta aldığı makarnadan arta kalanlar vardı evde bir tek. buzdolabından bi tane amasya elması aldı, bi tane de mandalina. iyi bakmak gerekir bünyeye. hasta olmak hiç işine yaramazdı şu aralar. kabuğunu soymadı elmanın, sade dörde bölüp çekirdeklerini çıkardı. malum eldeki vitaminleri kaçırmamak gerek. elma kabuğu vitamini nedir aceba? içine bir sıkıntı bulutu doldu, ikinci elma dilimini ağzına atarken. televizyonda 1-2-3 pişir. devamlı iç ses şeklinde geçen hayatın verdiği kaçınılmaz sıkıntı hissiydi bu. evdeki boşluk o kadar büyüktü ki, kendi başına doldurmaya gücü yetmiyordu. telefonuna baktı. bi ışık bekledi telefondan, ne bir ışık ne de bir ses. telefon rehberini baştan sona gezdi, mesaj yollayacak birini bulmak için. negatif. kenardan penguen'in eski sayılarından birini aldı eline. resimlerine bakıp yazıtlarını hatırlama oyunu oynadı kendiyle. sıkıldı. televizyonu kapattı. odayı derleyip toplayıp, düzeni sağladıktan sonra bişeylere başlamak gerekir dedi kendine. tepki geldi vücudundan otuz saniye geçtikten sonra. yatağı topladı. eline yarıda bırakılmış, yolda'yı aldı. jack kerouac. yatağın üstüne oturdu. derken. yassıçimen savaşı. 1230.

tu bi kontinyud..

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder