Der Knochenmann (2009)
Yönetmen: Wolfgang Murnberger
Yazar: Wolf Haas
Oyuncular: Josef Hader, Josef Bierbichler, Pia Hierzegger, Christoph Luser, Birgit Minichmayr
Ülke: Austria
Imdb puanı : 7.8/10
Benim puanım : 7/10
Gigante (2009)
Yönetmen: Adrián Biniez
Yazar: Adrián Biniez
Oyuncular: Horacio Camandule, Leonor Svarcas
Ülke: Uruguay | Argentina | Germany | Spain
Imdb puanı : 6.9/10
Benim puanım : 6/10
Cold Souls (2009)
Yönetmen: Sophie Barthes
Yazar: Sophie Barthes
Oyuncular: Paul Giamatti, Dina Korzun, Emily Watson, David Strathairn
Ülke: USA | France
Imdb puanı : 6.8/10
Benim puanım : 8/10
The Fantastic Mr Fox (2009)
Yönetmen: Wes Anderson
Yazar: Roald Dahl, Wes Anderson
Seslendirenler: George Clooney, Meryl Streep, Jason Schwartzman, Bill Murray
Ülke: USA | UK
Imdb puanı : 8.2/10
Benim puanım : 9/10
Yönetmen: Wolfgang Murnberger
Yazar: Wolf Haas
Oyuncular: Josef Hader, Josef Bierbichler, Pia Hierzegger, Christoph Luser, Birgit Minichmayr
Ülke: Austria
Imdb puanı : 7.8/10
Benim puanım : 7/10
Gigante (2009)
Yönetmen: Adrián Biniez
Yazar: Adrián Biniez
Oyuncular: Horacio Camandule, Leonor Svarcas
Ülke: Uruguay | Argentina | Germany | Spain
Imdb puanı : 6.9/10
Benim puanım : 6/10
Cold Souls (2009)
Yönetmen: Sophie Barthes
Yazar: Sophie Barthes
Oyuncular: Paul Giamatti, Dina Korzun, Emily Watson, David Strathairn
Ülke: USA | France
Imdb puanı : 6.8/10
Benim puanım : 8/10
The Fantastic Mr Fox (2009)
Yönetmen: Wes Anderson
Yazar: Roald Dahl, Wes Anderson
Seslendirenler: George Clooney, Meryl Streep, Jason Schwartzman, Bill Murray
Ülke: USA | UK
Imdb puanı : 8.2/10
Benim puanım : 9/10
Bakıyorum da bu ara yepisyeni filmler izlemişim. uvvv çok gıcır. demek ki if gelmeden rüzgarı geldi, bizim eve. Haydin sol baştan başlıyayım.
Der Knochenmann. der die das veni vidi viciden daha anlamlı gelir bana. adı üstünde bir polisiye demek isterim, deli gönül bu film için. ama uslandım. ebilemiyorum artık. der knochenmann demek kemik adam demek. izlemeseniz de bilin.
polisiyeli, öldürmeli felan bi hikaye bu. thriller diyo kimisi. benim bildiğim thriller michael jacksondı o da öldü. polisiye dedim diye bol kördüğümlü, sonunda sağ gösterip sol vuran bir hikaye beklemeyin hemen. paranormal aktivitem arttı benim. yanlış anlaşılma olmasın da. velakin hikaye içine serpiştirilmiş ufak ufak kıyılmış komikli unsur taneleri ile gayet eğlenceli hale geliyor. herşey bitmedi yani. en başında sonunu gösteren filmleri inceleme enstitüsü kurucam kendi bünyemde, harici ve dahili mihraklar davetlim olarak gelsin. acaba festival filmlerinin dayanılmaz poliana etkisine mi kapılıyorum, bilemedim. yok ama yok yok beğenilmeyecek film değil be. gönül rahatlığıyla izlenebilir.
Geçelim iki numaramıza. gigante derler ona. olsa olsa koca adam denir anadolu türkçesinde. hikayenin desteklediğim karakteri tarafında adı üstünde dev cüsseli, safça bi arkadaş var. jara diyolar ona bazen -ama sadece iş arkadaşları- gigante diyollar. heyvi metal dinliyor, ac/dc tişörtü giyiyor. güzel masaj yapıyor. isteyeceğiniz herşey onda :)). işte bu beyaz atlı arkadaş, ekmek parası diyerekten part taym badigardlık yapariken geri kalan part taymda da süpermarket güvenliği rolünde oynuyor. işte bu günlerden bir günde süpermarket semalarını izlerken geceleri asayiş berkemal mi diyerekten, koca burunlu, karadenizli kızı havalarında bir temizlikçi kıza kaydırıyor gönlünü. devamı. yememece içmemece, gizemli koruyucu melek havalarında kızı takiplemelerle geçiyor. platonikçe. sıkıldım ben oralarda hep. yer yer de daraldım. daha eğlenceli bişey beklemenin hayal kırıklığı benimkisi belki canum. siz aramaya inanın.
Paul Giamatti güzel adamdır. filmin posteri pek güzel. garip bi giriş mi oldu, neyse. cold souls 'a geldik, evet enterasan bir fikre dayanana güzide bi film kendileri. ruhsuz yaşamanın mümkün olduğu, ruh ticaretinin yapılabildiği hatta ruh kara borsasının oluştuğu bir paralel evrende paul giamatti tiyatroda vanya'nın dayısını oynama hazırlığı içerisindeyken. ruhu ağırlık yapar ve tavsiye üzerine ruhunu aldırmayı dener. olaylar gelişir. eternal sunshine of the spotless mind denebilir ama bana being john malkovich de çağrıştı. sanki ben olsam bu fikri daha güzel işlermişim dediysem de :))) paul giamatti candır der, fikir de fena olmadığından filmin izlenmesini salık veririm.
ve sonuncusu. büyüyünce büyük adam olucam deyip de başarısız bir köşe yazarı ve çekirdek ailesinin babası olabilmiş fantastik bir tilkinin, ailesinin ve hatta komşularının wes anderson elinden çıkma stop moşın hikayesi. filme dair anahtar kelimeler; orta yaş bunalımı. vahşi doğa versus vahşi kapitalizm sorunsalının düşündürdükleri. ne güzel bi alettin sen walkman. wes anderson ne içtiyse ben de ondan istiyorum. izleyin emi.
Der Knochenmann. der die das veni vidi viciden daha anlamlı gelir bana. adı üstünde bir polisiye demek isterim, deli gönül bu film için. ama uslandım. ebilemiyorum artık. der knochenmann demek kemik adam demek. izlemeseniz de bilin.
polisiyeli, öldürmeli felan bi hikaye bu. thriller diyo kimisi. benim bildiğim thriller michael jacksondı o da öldü. polisiye dedim diye bol kördüğümlü, sonunda sağ gösterip sol vuran bir hikaye beklemeyin hemen. paranormal aktivitem arttı benim. yanlış anlaşılma olmasın da. velakin hikaye içine serpiştirilmiş ufak ufak kıyılmış komikli unsur taneleri ile gayet eğlenceli hale geliyor. herşey bitmedi yani. en başında sonunu gösteren filmleri inceleme enstitüsü kurucam kendi bünyemde, harici ve dahili mihraklar davetlim olarak gelsin. acaba festival filmlerinin dayanılmaz poliana etkisine mi kapılıyorum, bilemedim. yok ama yok yok beğenilmeyecek film değil be. gönül rahatlığıyla izlenebilir.
Geçelim iki numaramıza. gigante derler ona. olsa olsa koca adam denir anadolu türkçesinde. hikayenin desteklediğim karakteri tarafında adı üstünde dev cüsseli, safça bi arkadaş var. jara diyolar ona bazen -ama sadece iş arkadaşları- gigante diyollar. heyvi metal dinliyor, ac/dc tişörtü giyiyor. güzel masaj yapıyor. isteyeceğiniz herşey onda :)). işte bu beyaz atlı arkadaş, ekmek parası diyerekten part taym badigardlık yapariken geri kalan part taymda da süpermarket güvenliği rolünde oynuyor. işte bu günlerden bir günde süpermarket semalarını izlerken geceleri asayiş berkemal mi diyerekten, koca burunlu, karadenizli kızı havalarında bir temizlikçi kıza kaydırıyor gönlünü. devamı. yememece içmemece, gizemli koruyucu melek havalarında kızı takiplemelerle geçiyor. platonikçe. sıkıldım ben oralarda hep. yer yer de daraldım. daha eğlenceli bişey beklemenin hayal kırıklığı benimkisi belki canum. siz aramaya inanın.
Paul Giamatti güzel adamdır. filmin posteri pek güzel. garip bi giriş mi oldu, neyse. cold souls 'a geldik, evet enterasan bir fikre dayanana güzide bi film kendileri. ruhsuz yaşamanın mümkün olduğu, ruh ticaretinin yapılabildiği hatta ruh kara borsasının oluştuğu bir paralel evrende paul giamatti tiyatroda vanya'nın dayısını oynama hazırlığı içerisindeyken. ruhu ağırlık yapar ve tavsiye üzerine ruhunu aldırmayı dener. olaylar gelişir. eternal sunshine of the spotless mind denebilir ama bana being john malkovich de çağrıştı. sanki ben olsam bu fikri daha güzel işlermişim dediysem de :))) paul giamatti candır der, fikir de fena olmadığından filmin izlenmesini salık veririm.
ve sonuncusu. büyüyünce büyük adam olucam deyip de başarısız bir köşe yazarı ve çekirdek ailesinin babası olabilmiş fantastik bir tilkinin, ailesinin ve hatta komşularının wes anderson elinden çıkma stop moşın hikayesi. filme dair anahtar kelimeler; orta yaş bunalımı. vahşi doğa versus vahşi kapitalizm sorunsalının düşündürdükleri. ne güzel bi alettin sen walkman. wes anderson ne içtiyse ben de ondan istiyorum. izleyin emi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder