Hergün Bir Şarkı Adeta #3

  • 0
dikkat. dikkat. bu önceden kaydedilmiş bir yayındır. 

hangi günde, hangi zamana ait olduğumuzu, ney yaptığını, ne yaptığımı bilmiyorum. ama yine de bugünün parçası, beatles'ın underrated üyesi olarak gönüllerde yer etmiş george harrison'ın en bir güzel eseri, while my guitar gently weeps. orta tempo.

Hergün Bir Şarkı Adeta #2

  • 0
günün şarkısı, en sevdiğim müzisyenler eğer yirmidokuzekim kutlamalarına katılsa, flama taşıma görevini üstlenecek ve tören sonrasında da atatürk heykeline çelenkler bırakılırken içinden içinden söylense de gıkını çıkarmayacak steven wilson'dan. burda yazar demek istemişki ne, sana karşı karışık hisler içindeyim steven, porcupine tree'yi daha fazla ihmal etme emi.
 Kalbim Budapeş'te Kaldı #2

Kalbim Budapeş'te Kaldı #2

yazın havaların ısınması, havadaki su buharının da iyice azalmasıyla akışkanlığını kaybeden zaman, geçmez olur buğday ambarı memleketlerin sokaklarında. sabahtan akşama cennet mahallesi izlenen günler sizi bekler oralarda..
gazoz kapağı oynadığımız günler geride kalmışken o günlere en çok yaklaşabileceğimiz anlar sarı kola içerkenkiler olabilir mi..
ona boş bir masa ver baba, yaz sıcaklarında altına sığınabileceği bir de şemsiyesi olsun yeter.. 
geçmiş mavi treninin siz güzel yolcuları, artık güvenli bölgeden çıkmak üzereyiz, şimdilerde ortamlarda gülerek anlattığınız o günleri tekrar yaşamak üzere.. ilk durak sabahın köründe andımızı -ya da andınızı mı demeliyim- okuduğunuz o gün.

bir lensin içinden baktığımızda geçmişe gözümüzün önüne gelenler gerçekler mi, yoksa gerçeklerden arda kalan ufak kırıntılar mı... lensin ışığı yamultucu etkisi, beyaz yakalı, siyah kravatlı insanların dediği gibi büyük resmi kaçırmamıza yol açıyor, belki de bu kaçırma eylemi işimize geliyordur.

göz görmeyince gönül niye ferman dinlemez de katlanır bu olanlara, gönül isyanlarda heştegiyle yeni dünyanın yükselen değerlerinden birisi olabilir kolaylıkla, halbuki.. halbuki cümlenin sonunda kullanılmazdı değil mi albayım, bu yaptığım tüm teamülleri yerle bir etti değil mi, yoksa bir bok olduğu yok da isyan boyutunu bana zararsız seviyede tutmak için beynimin beni yönlendirmesi mi bu yönde. beyinden sanki basit bir tasarımmış gibi bahsetmek ayıp kaçıyor sanırım, ve ama ben artık sanmak istemiyorum albayım, bilmek istiyorum.

Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları  da
Göğe bakalım
Turgut Uyar


Sons of Anarchy Motorcycle Club

  • 0
sons of anarchy, son sezonu ile hızla yaklaşırken, yukarıdaki güzel çalışmayı dizinin hakkını veriyor. henüz başlamamış olanlara bir düşünün derim..

Hergün Bir Şarkı Adeta

X: reggae, ruhun aynasıdır mı demiştiniz? 
Y: burda soruları ben sorarım
X: peki ama, burası neresi, neden yüzüme tuttuğunuz bu ışık ve neden düşük bu sarfettiğim cümleler..
Y: burda soruları ben cevaplamam. 
Kalbim Budapeş'te Kaldı #1

Kalbim Budapeş'te Kaldı #1

  
bir trafik direği tarafından bölünen paralel masalar, evrenler, yapılanmalar.. budapeste'de punk'ın henüz ölmediğine bir nebze de olsa ikna oldum.

fonda gemide filminin kapı çarpmalı müziği olduğunu düşünün, kapı çarpıyor, daha sert, gittikçe daha sert, ah be kamil..


bilgisayara bakmaktan gözleri kan çanağına dönmüş bir maymunun artık evrimleşecek tarafı kalmamış demektir. evrimin ilk safhalarında atalarımızın görebilecekleri bir çift gözleri dahi olmadığını biliyor muydunuz? o zaman ikibinondört yapımı cosmos: a spacetime odyssey izleyin.

müzik, ruhun gıdasıdır lafını tam bir dönem boyunca duymaktan korktum, flüt çalmakta yaşadığım hezimeti ancak ve ancak ilk yarı sonunda mahallenin bir ablasından aldığım kısa derslerle geride bırakabildim. evde müzik kanalı açılınca bile, bir laf sokulur mu acaba diye kanalı değiştiren ben, şimdi rahatlıklar müzik dinleyebiliyorum. bir başarı hikayesi adeta.

bisikletimin yardımcı tekerlekleri bana danışılmadan çıkarıldığında adeta yıkılmıştım. Bir defa psikolojik olarak hazır değildim bu duruma, neyse ki beklenmeyen durumlara adapte olabilme kabiliyetim o günlerde, bu zamanlarda olandan daha iyiydi. mesela sevdiğim kızın beni defalarca reddetmesi beni yıldırmıyordu. biraz sonralarda, okul servisini bıraktıktan sonra almaya başladığım servis ücretini, bisiklet almakta kullanmak yerine büyük denizde boğulmayı tercih edip imkb'ye girmem ise tam bir küçük yatırımcı hikeyesi.

hayat bazen uzaktan çok belirsiz, yaklaştıkça ne bok olduğunu anlıyorsun da iş işten geçmiş oluyor. çocukken bu günlere geldiğimde böyle olacağını bilsem, sanıyorum bu taraflarda işim olmazdı. şimdilerde izlediğim hiç bir filmden, çocukken dedemlerin evindeki tivide, cinebeşte yayınlanan herhangi bir filmin, şifresiz geçen ilk dakikalarını izlediğimdeki aldığım saf mutluluk hissini alamıyorum. her yer içine sentetik madde katılmış bonzai adeta.


Köprüaltı'nda

Köprüaltı'nda

It felt as if one’s entire world was one, long Sunday afternoon. Nothing to do. Nowhere to go.

 Akmam diyen bir nehir, batmam diyen bir güneş, etrafta bir çeşit demir bilye oyunu oynayan adamlar ve hayatlarının sonuna kadar aynı yemeği yemeleri gerekirse hangi numaralı menüyü seçeceklerini şimdiden belirlemiş kahramanlarımız, bir yaz günü öğleden sonrasına benzeyen hayatlarının en hızlı ilerleyen saniyelerini geçiriyorlardı.
Ziltoid The Omniscient

Ziltoid The Omniscient

  • 0
devin townsend, bir ara strapping young lad ile radarıma yakalanmış ancak daha sonra kaybolmuş bir şahsiyetti bir ay öncesine kadar. eğer öyle olmasaydı bir ot.gal.reh.sev. (otostopçunun galaksi rehberi sever) olarak ziltoid the omniscient isimli albümü şimdiye kadar defalarca dinlemiş olurdum, üzgünüm devin ama karşılaşmamız şimdiye kısmet oldu. ve sen de çok iyi bilirsin ki buraya (yazar burda alnını gösterir) ne yazıldıysa o. 

şimdi, en kaliteli çekirdeklerden çekilmiş kahvelerinizi hazırlayın ve ziltoid the omniscient'ten by your command isimli parçanın canlı icrası için buraya, devin'in bir başka şaheseri kingdom için buraya, bunlar benim kafamı şişiriyo diyosanız da şuraya buyurun.
The Strain

The Strain

  • 0
guillerme del toro'nun, chuck hogan ile beraber yazdığı, kitap üçlemesinde tv'ye uyarladığı vampir dizisi the strain bugün itibariyle malum ortamlarda erişime açıldı. 

yine bu günlerde, son sezonu ile evlerimizi şenlendiren true blood, alan ball önderliğinde vampir evrenine yenilikçi bir bakış açısıyla girmiş olmasına rağmen an itibariyle yavanlığın dehlizlerinde dolanıyor. neyse ki son sezon.

the strain, true blood'a göre -en azından ilk bölüm itibariyle- daha muhafazakar bir vampir hikayesi anlatacak gibi görünüyor. genç kızların sevgilisi yakışıklı vampir figürüyle bir kez daha karşılaşmam diye umuyorum. del toro'dan (biz ona arkadaşlar arasında del deriz) beklentim de daha nosferatuesk (bkz. kafkaesk) vampirler, daha karanlık hikayeler. izlemeye devam.
Everything will be ok

Everything will be ok


Her Şey Sermaye için Sevgilim

  • 0
Abdellatif Kechiche ile Yemek Yeme Sanatı

Abdellatif Kechiche ile Yemek Yeme Sanatı

Abdellatif Kechiche'in bol ödüllü iki filmi, la vie d'Adèle ve la graine et le mulet i izlemiş biri olarak görünen o ki (ki görünen köy klavuz istemez) yönetmenin iştahlı yemek yiyen insanlara bir ilgisi var. mavi en sıcak renktir'de insanın iştahını kabartan spagetti yeme sahnelerinden sonra, balıklı bulgur'da (böyle çevirmişler ama kuskus deseler daha az zorlama olurdu sanki) da kuskus yeme sahnesini izledikten sonra böyle bir kanaate varmış bulunuyorum. ha iki filmde de başka hiçbir şey yok da mı bunları yazıyorum. alakası yok. özellikle kuskus, uzun süresine rağmen diyalogları ile insanda sıkıntı hissi yaratmadan kendini izlettiriyor. iki filmi de listelerinize ekleyin!
M

M

(Fritz Lang, 1931)

It's there all the time, driving me out to wander the streets, following me, silently, but I can feel it there. It's me, pursuing myself! I want to escape, to escape from myself! But it's impossible. I can't escape, I have to obey it. I have to run, run... endless streets. I want to escape, to get away! And I'm pursued by ghosts. Ghosts of mothers and of those children... they never leave me. They are always there... always, always, always!, except when I do it, when I... Then I can't remember anything. And afterwards I see those posters and read what I've done, and read, and read... did I do that? But I can't remember anything about it! But who will believe me? Who knows what it's like to be me? How I'm forced to act... how I must, must... don't want to, must! Don't want to, but must! And then a voice screams! I can't bear to hear it! I can't go on! I can't... I can't...
Much Ado About Nothing

Much Ado About Nothing

  • 0
"Sigh no more, ladies, sigh no more,
Men were deceivers ever,-
One foot in sea and one on shore,
To one thing constant never."


Joss Whedon'ın avengers-ı çekerkene oniki günlük bir zamanda çekimlerini tamamladığı much ado about nothing'in ikibinoniki(ispanya elçiliğinden okuyanlar için ezberden yazıyorum dosmildoce) yılı uyarlaması pek eğlenceli, müzikleri de cabası. listelerinize ekleyin.

Huzur

  • 0
Sen güzelsin,  ve bu güzelliğin gençliğinden geliyor. Fakat ben gene şaşırıyorum.

Mümtaz.
  • 0
mini çakal diyeti; baktım acıkıyorum akşam vakti, uyuyom.
Hud

Hud

  • 0
I'll remember you honey. You're the one that got away.
Karpuz Çekirdekleri Evreni

Karpuz Çekirdekleri Evreni

  • 0
evrenin dört bir yanına saçılmış zehirli karpuz çekirdekleri ve bunları bulup ortadan kaldırması için güvenebileceğimiz tek kollu kahramanımız. tamam güzel, ilk cümleden ne beklememiz gerektiğini öğrendik. macera. peki ama akşam saatlerinde kaldırımlarda tek sahip olduğu elinde tuttuğu rom şişesi ile gelen geçene laf atan korsanımız buraya nasıl geldi, bir kaç saat sonrasında böyle bir macera ile karşı karşıya kalacağını tahmin eder miydi? neyse ne. önemli olan işte burdayız, önümüzde uzanan nerde bittiğini tahmin bile edemediğimiz bir yanılsama ve bu yanılsamanın peşinde yalnızl bir korsan. to be or not to be continued..