where are you from? dedi.
turkey dedim.
durur mu hemen yapıştırmış cevabı modunda ooo i love erdogan meh meh meh dedi. burda duralım biraz. bu, son iki gün içinde duyduğum yirmisekizinci i love erdogan. şimdiden birazdan gelecek olan why don't you speak arabic sorusunun enerjisi yayılmaya başladı ortama. işte bu ahval ve şerait altında başlıyorum tiradıma.
yani now you love erdogan. burda kısa bir mola, blogun adresini böyle değiştirmesem mi. şimdi devam. ama yüz yıl önce öyle demiyodunuz hiç! o zamanlar hep we love lawrence idi. ümmet yolunda bizi nasıl da yapayalnız bıraktınız nasıl da habersiz terkettiniz öyle! gelmişsin hâlâ.. zeki müren söylüyor, madem ki son şarkının kırık bir güftesi idim niçin yarım bıraktın, neden bırakıp gittin...
sinema tarihinin en güzel kesmelerinden birisi david lean'in lawrence in arabia'sında yer alır. işte o kesme! aynı film benim wadi rum ziyaretimin de önemlice müsebbibidir. ben de şimdi david lean'e tribute niteliğinde bir kesme kuruyorum kafamda.
önce yukarıdaki kare gelir ekrana. çölün ortasında nereye gittiği, nerden geldiği belli olmayan yollar. tam da portishead'in şarkısındaki gibi,
never found our way
regardless of what they say
geçiş sonrası ben görünürüm. ekranın sol yarısını ortalamış, kaldırımda yürüyorum. kamera arkamdan beni takip ediyor. önemli olan yolda olmaktır diye söyleniyorum kendime. daha ne kadar gidecek böyle demişim belki az önce kendime. kaç zamandır bu orta doğu bataklığında debelenmem nasıl bir felsefi akımın parçası olabilir ki? aman sokrates sen sus lütfen, başlama şimdi örnek vermeye. kestik!
When I let go of what I am, I become what I might be.
bir kez daha yurttaş kane kimdi diye düşünüyordum. yurttaş kane kimdi, ben kimim... tam bu esnada çölde olmam ve kayaların üstünde gündoğumunu izliyor olmam ise tesadüf değildi. bilirsiniz böyle şeyleri normal bir zamanda düşünemezsiniz. izin vermezler. ama böyle bir an yakaladı mı düşünceler bırakmaz sizi, ânı yakalamışken bunu da düşün.. yani aslında varoluşçuluk... biraz da nihilizm... e ama sokrates de... sen de gel canterbury'li anselmo, sen de gel...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder