BarışaRock '06 by İlhan Özgen

  • 2
An Enquiry Considering BarışaRock/Karşı Festival

“Hippies.They’re everywhere. They wanna save the earth, but all they do is smoke pot and smell bad.”
Eric Cartman

Yanımda işeyen adamın kolu omzuma değdi, tiksindim. Yüzümü çevirmeden ona baktım. Burdaki klonlardan bir tanesi. Siyah bir tişört, yeşil pantolon. Daha da tiksindim. Pisuvarların boruları söküldüğü için, işerken çişimin bacağıma sıçradığını hissediyordum. Hissederken, bacağıma sıçrayanın kendi çişim olduğunu umut ettim bir an. Bunun imkansızlığından ürperdim. Midem bulandı. Bulantı.

Oysa ki İstanbul/Konstantinopel’e sabah gelirken, uykusuzluk ve deprem korkusu ruhumuzu ele geçirmeden önce, Dünya’nın bize açtığı evde biraz uyuyabilmiştik. Mutluyumsuyduk. Eğlenmeye geldiğimizi sanmıştık. Heyecanlıydık. İlk gün heyecanı.
BarışaRock’a, Sarıyer’deki ironik “Mehmet Akif Ersoy Piknik Alanı”na, akşam gidecektik. Altay, çok kalabalık olacağını söyledi. Herkes sustu.
Bindiğimiz otobüs çok kalabalıktı. Marjinal insanlar, punkçular, ‘goddamn’ hippiler ve alternatör gençlikle dolup taşan otobüse çantalarımızı koyup beklemeye başladık.

Ve işte şimdi de İzmir’den bacağıma işemek için İstanbul’a, BarışaRock’a, karşı festivale gelmiştim. Çadırı kurmuştuk. Yattık. Karşımızda toplanan ÖDP’li Birlikte Yaşamı Savunalım İnsiyatifi şemsiyesi altındaki kalabalık bize:
“Umut – Yürek – İsyan – Filistin’e bin selam!” diye ninni söyledi.
Hemen yanımızdaki çadırdan da Fenerbahçe karşıtı tezahuratlar atıldı. Bir vakit sonra kendimden geçerek uyumuşum. Saat daha 23:32 idi.

Öbür gün erken kalktım. Altay ve Dünya uyuyordu. Bacağıma işemeye gittim. Sonra dışarda bekledim onları. Her tarafımız çadırdı, rengarenkti. Dün, “Burası Rock’n Coke’u siker atar.” yorumunu yapan Altay haklı çıkmıştı. En az on bin kişi vardı. Resmi olmayan bir açıklamaya göre “en az 3000 çadır” kurulmuş. Sonra Dünya kalktı. Sonra Altay kalktı. Sonra da kahvaltı yapıp ilk grubu dinlemeye gittik. The Blow Ups.

The Blow Ups. Çok kötü. Bunu tartışmaya bile gerek yok. “Sk8er Boi’u çalsalar daha iyi.” diyen Dünya’ya katılıyorum. Güneşin altında daha ikinci şarkıda kendinden geçerek pogo yapmaya başlayan alternatör gençliğe tiksintiyle baktık. Güneşin altında. Güneş. Hava çok sıcaktı. Güneş çok sıcaktı. İkisi de büyük bir sorundu. Biz bu soruna bir çözüm bulamadık ve konser alanını terk ettik. Uzaklardan dinledik konserin geri kalanını.

Terleyip hijene kavuşamamanın ne olduğunu anladığımız vakitlerde, Altay’ın arkadaşı, güzel insan Gökçe’yle buluştuk. Gizli reklam: Gökçe’nin Anadolu Rock’ı anlatan belgeseli çıkmak üzere. Son albümü ‘Karşıya nasıl geçebilirim?’ seçkin müzik marketlerinde.

Grupları dinlemeye başladık.

Günün başarılı grupları: Moğollar, Mor ve Ötesi, Zardan Adam
Günün kaybedenleri: Çamur, Deli

Bir vakit, Moğollar’dan sonra, güneş batmış ve her tarafı ferahlatan bir serinlik almıştı, ajan provokatör Mehmet Ali Alabora sahneye çıkıp insanları eyleme davet etti. Memoli’ye Dünya’yla birlikte kıçımızla güldük. Buraya gelen bu lümpen proleteryaya devrimcilik aşılamaya çalışan burjuva sosyalistini izledik. Sonra Mor ve Ötesi çıktı. Altay’ın başı ağrımaya başladı. Mor ve Ötesi’nin yarısında konser alanını terk etti. Terk-i mücadele kıldı. Çadıra gitti, uyudu.

İlk gün, yani 26 Ağustos 2006, böyle geçti. DİSK, Cahit Berkay’a plak verdi, onu alkışladık. Ölüler altın takar mı? Keşke taksalar mı, Altay?

İkinci gün.

“Sevdiğim sağlam gruplar sahne aldığı ve savaş karşıtı olduğum için buradayım. İki senedir geliyorum, İstanbul’da yaşıyorum. Abaza olan düşüncesiz gençliğin arasında işim olmaz, bu Abaza kitle Coca Cola’nın hizmet ettiği bayrağın gölgesinde ve bunun farkında dahi değiller, tam da bu nedenle Rock’n Coke’a karşıyım. Kıssadan hisse oradaki erkeklerin tek amacı seks!” – G. Eryılmaz

Bize dağıtılan küçük bir el ilanının orta sayfası. Bu tarz faşist söylemlerin BarışaRock’a yarardan çok zarar getirdiğine inanıyorum. İlk önce, düşüncesiz bir şekilde, o anlamda olmasa da bir ırk ismi olan Abaza’nın kullanılması, sonra da bir genelleme yapılması beni çok rahatsız etti. Kendini Rock’n Coke’a giden “Abaza kitle”den üstün gören Eryılmaz, işbu kitlenin, Rock’n Coke ile aynı tarihe denk gelmediği için BarışaRock’a geldiğini görememiş belli ki. Ayrıca Rock’n Coke’u doğrudan eleştiren bir cümle de yok. Tıpkı yahudi insanın zararlarına bilimsel bir açıdan yaklaşamayan komik bıyıklı adamın yahudilerin pis kokmalarından, kirli oluşlarından bahsettiği gibi, festivale doğrudan bir saldırı yok. BarışaRock’ın solcu kesime hitap ettiğine inanıyorum ama oradaki insanların bilinçli solcu olduklarına inanmıyorum. Altay da inanamaz, Dünya da. Görkem de. Gökçe de… Diğer insanların söylevlerinde de benzer faşist yaklaşımlara rastlamak mümkün:

“… Rock’n Coke’a gidenlerden nefret ediyorum.” – C. Keskin

İkinci gün yine ilk kalkan ben oldum. Dünya’nın bir arkadaşı olan Görkem gelmiş, üç kişilik çadırda dört kişi uyumuştuk. Sonra Altay’ı kaldırdım. Pinhani izlemeye gittik. Pinhani bir saat gecikti.

Günün başarılı grupları: Kara Kedi, Catafalque, Yaşar Kurt
Günün kaybedenleri: Pinhani, Anima

Anima’da çadırımızı topladık. Siktirip gittik Mehmet Akif Ersoy Piknik Alanı’ndan.

Artık siyah tişört, yeşil pantolon ve converse ayakkabılardan oluşan o dev orduyu görmek istemiyordum bile. Açılan standlara son bir defa baktım, kapıdan çıkarken: Dev-Lis, Anarşist Blok, Uluslar Arası Af Örgütü, Troçkistler…

BarışaRock – Günce:

“Standlarla konuştuk…
(…)
Çevrenin tahribatına karşılar, daha çok nefes”

Sözde çevrenin tahribatına karşı olan “white trash” gençlik, ormanlık alanın her metrekaresini işgal edip içine sıçtı. İkinci gün, her taraf pet şişe, plastik tabak ve bira şişeleriyle doluydu.

· “Birarada yaşamak istiyorlar.”

Altay’ın da katıldığı gibi; ÖDP, BarışaRock’ı ele geçirmiş.

Belki son iki günde çok yorulduk, devrimin BarışaRock’la gelemeyeceğini gördük ama, gene de mutluyum. Zor olanı başardık. Çadırda güç durumlarla karşılaştık. Ama ölmedik ve güçlendik. Onun için, şu an, medeniyetten satırları yazarken, mutluyum. BarışaRock, siyasi açıdan kaybetmiş olsa da, müzikal açıdan – ki bu açıdan değerlendirilmesi gerekir – kazanan oldu. Müzik, iddia edildiğinin aksine devrim yapamaz. Müzik, popüler kültürdür, çok kişiye ulaşır ama yeni bir dünya yaratamaz. Devrim, old school’dur. Müzik, müziktir. Güzeldir ama bir işe yaramaz. İşlevi olamaz. İşlevi olursa kendine ihanet eder.

BarışaRock’ı, musiki yönüyle çok başarılı buldum. Onu, popüler kültürün bir ürünü olarak sayarsak:

“Ctesi 50.000 kardeş” – BarışaRock – Günce

alıntısı, festivalin Rock’n Coke’a ciddi bir rakip olduğunu anlatır. Bundan ötesi olduğunu da iddia etmesin.

Sert kalsın!

2 yorum :

  1. İnsanların birbirlerinin dinlediği müzikleri eleştirmeden önce okumaları gereken bir makale...

    YanıtlaSil
  2. http://www.theconformistsheep.blogspot.com/

    YanıtlaSil