**bilgilendirme
deja vu demek, ilk defa yaşadığın bir olayı daha önce yaşamış hissine bürünmektir ya hani. yani en azından paris sorbonne üniversitesinin bu kavram için oluşturduğu tanım bu. sıradaki hıkayemiz de bu tanımdan hareketle oluşturulmuş bir gerçek yaşam kesitidir.
bilgilendirme**
geçenlerde yine kadıköyde fink atarkene - hani şu nato karşıtı gençlerin 60 sene yeter, nato dağılsın temennili eyleminin olduğu gün- umut sarıkaya'nın bir karikatürüne deja vu oldum.
tam olaya girmeden şunu da söyliyeyim ki nato karşıtı bir eyleme katılmayıp mavi hapı seçen, seyirci kalan kendimi kınıyorum efendiler. kapitali gördün aktivistliğini kaybettin nerde o 68 pehey denilebilir ancak demeyin öyle netekim solun o birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde yapılmaz bu. hoşgörün. haydin devam.
öğleden sonranın ilk saatlerindeyiz. boğadan bahariyeye girmiş dükkanlara bakaaa baka ilerliyorum bi an dükkandaki yansımada bir kafa dikkatimi çekti. öyle bir kafaydi ki o, hani bir zamanların orta halli sit comu kerem ile aslı vardı ya, orda kerem'in yakın arkadaşı olan çılgın genci oynayan adamın kafası. ciddi ciddi yanımdan geçti elinde cep telefonu, ayağında pantolonu yürüyordu. -ayağında pantolonu diyerek yazar hangi söz sanatını yapmış bilin bakalım- hiç böyle aman tanınmayım diye gözlük takmaca, şapkayla yüzü örtmece aktivitelerine de girmemişti ki kendimi ünlü görmüş olmanın haz havuzuna bırakayım. gözüm bi yerden ısırıyor ama nerden moduna girmeni hep engeller bu insanlar. bu arada teoman'ın x. albümünün y.şarkısı olan istasyon insanlarına referansta bulunmak isterim. bir kar tanesi olsan yemekteyiz yarışmasına katılsan be teoman. he be teoman nerdesin olm sen bi varsın bi yoksun.
neyse ney efenim konumuza dönelim, günün ilerleyen saatlerinde tam ellerinde rengarenk pankartlarıyla gençlerimiz meydanları arabalara terk ederken, güneş hafif yan yatmaya başlamışken onu gördüm karşımdaki masada. annemle devamlı üstüne fikir teatrisinde bulunduğumuz, çarşam akşamlarının vazgeçilmezi yaprak dökümü dizisinin belki yükte hafif ama pahada ağır mı ağır karakterini ,tam ismini hatırlayamadım biz ona katır diyelim, gördüm. o ucu kıvrık bıyıklarıyla oturmuş sanki bizden biri gibi çorbasını içiyordu ki, uzaklaştım ordan.